Asosyal mi, üreten nesil mi?

Ayşegül Özbek
Facebook Twitter

10 yaşındaki Esma koronavirüsün kendilerini çok etkilediği anlatıyor. Evde olmanın olumsuz yanlarının en önemlisinin ise okula gidememek ve bu nedenle oluşan can sıkıntısı olduğunu aktarıyor.

“Bence öğrenciler evde kalınca okulun ne kadar güzel bir şey olduğunu anladı ama benim için olumlu hiçbir yanı yok evde kalmanın. Sadece online olarak sanat atölyesi yapılıyordu o bana çok iyi geldi ama şimdi canlı dersler yüzünden katılamıyorum buna da. Çok yemek yiyorum evde olduğum için, hep canım yemek yemek istiyor, 6 kilo aldım bence çok yemek yemek bir sağlık sorunu.”

7 yaşında Tarlabaşı’nda yaşayan bir oğlan çocuğu ise koronada çok canının sıkıldığını tekrarlıyor arkadaşı gibi. Ama aile içinde daha büyük sıkıntılar olduğunun da farkında: “Borçlandık, babam çalışamadı, annem üzüldü… Hastalık bitseydi daha güzel olurdu, ben çok üzüldüm. Hiç olumlu etkileri olmadı, herkes evde kalsın, sağlıklı kalsınlar.”

Pandemi, karantina, sokağa çıkamamak ve uzaktan eğitim koşullarında çocuklar neler yaşadı, olumlu ya da olumsuz ne gibi dönüşler oldu çocuklarla çalışan uzmanlar değerlendirdi.

“Utangaç çocukların derse katılımı yükseldi”

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzman Doktor Ali Korkmaz uzaktan eğitim ile birlikte ailenin ve çocukların üzerindeki okula ulaşım, beslenme benzeri maddi yüklerin ortadan kalktığını söylese de bilgisayar, internet gibi gerekli olanaklara erişemeyen ve erişimde kesinti yaşayan dezavantajlı öğrencilerin eğitimde fırsat eşitsizliğini daha çok hissettiğini hatırlattı.

“Olumlu yönden bakacak olursak, çocukların öğretime ulaşmak için harcadıkları zaman azaldı. Çocuklar evde oldukları için ailenin çocuklar üzerindeki kontrolü arttı, derslere katılım oranı arttı. Derse katılım için sadece cihaz ve internet erişimi gerektiği için çocuklar mekandan bağımsız, okula gitmeden dersleri takip edebildi. Utangaçlığı olan bazı çocuklar ev ortamında olmanın rahatlığıyla derslerde daha aktif ve katılımcı olabildi, kendini ifade edebildi.”

Eğitimde fırsat eşitsizliğinin yanı sıra çocuklara yansıyan olumsuz etkileri ise şöyle sıralıyor Doktor Ali Korkmaz:

“Uzaktan eğitim alan çocukların çoğunlukla şikayetçi oldukları durumlar konuları kavramada güçlük yaşamaları, zorlandıklarında yeterince yardım alamamaları ve soru soramamaları, ders esnasında sessizliğin ve disiplinin sağlanamaması ve yeterince kendilerini ifade edememeleridir. Çocukların derse katılım ve ödev takibini de yapmak zorunda kaldıkları için anne ve babaların yükleri arttı. Bu da ailenin zorlanmasına, çocuklarla çatışma yaşamasına ve ilişkilerinin ve iletişimlerinin bozulmasına yol açtı.

“Çocuklar, obezite riskiyle karşı karşıya kaldı”

“Çocukların sanal ortamda daha fazla haşir neşir olmaları aşırı internet kullanımı, fazla oyun oynama, ruh sağlığı için riskli içeriklere erişim ve siber zorbalığa maruz kalma riskini artırdı. Ev içerisinde enerji tüketimi azalan, hazır ve kalorisi fazla gıda alan çocuklar kilo aldı ve obezite riskiyle karşı karşıya kaldı. Bazı çocuklar ev işi yapmak, kardeşinin bakımında görev almak zorunda kaldı. Her öğrencinin baskın öğrenme stili (görsel, işitsel, dokunsal vb.) farklıdır. Uzaktan eğitime hazırlıksız ve ani geçiş yapıldığı için uygulanan öğretim stili çeşitliliği ve materyal kullanımındaki yetersizliğe bağlı bazı öğrencilerin başarısı olumsuz etkilendi.

“Kaygı, korku, içe kapanıklık şikayetleri arttı”

“Çocukların yaşıtları ile etkileşimi ve fikir alışverişi azaldığı için akranlardan öğrenme imkanı ortadan kalktı. Çocuklarda ruhsal açıdan sinirlilik, uyku ve iştah değişiklikleri, kendini yalnız hissetme, kaygı, korku, takıntı, aile içi ilişki ve iletişim sorunları, içe kapanıklık şikayetlerinde artış görüldü.”

“Çocuklarınızın ruhsal gelişimini ihmal etmeyin”

Korkmaz ebeveynlere şu önerilerde bulunuyor:

“Okul öğretmenleri ve rehberlik servisi ile iletişiminizi artırın, eğitim sürecine daha aktif katılın. Kıyaslama, sık nasihat etme, yıkıcı eleştiri, tehdit ve zorlamadan kaçının. Sağlıklı beslenme, fiziksel aktivitede bulunma, uyku düzenini koruma, günlük rutinlere bağlı kalma, aşırı ekrana maruz kalmama konusunda öncelikle uygun rol model olun, takibini yapın. Yaşıtları ile asgari önlemleri alma şartıyla yüz yüze ya da sesli ve görüntülü görüşme yapmalarını ve bağlantıda kalmalarını, sosyalleşmelerini teşvik edin. Çocukların sadece ders durumunu ve başarısını değil ruhsal durumunu ve gelişimini de ihmal etmeyin.

“Kendilerini uzaktan eğitimde daha iyi ifade eden öğrenciler oldu”

TED Eskişehir Koleji Psikolojik Danışmanı ve Öğretmen Ağı Değişim Elçisi Yasemin Gültekin ise öğretmenlerin uzaktan eğitimde çocukların ilk ihtiyaçları olan sosyalleşmeyi karşıladıktan sonra akademik konulara geçiş yapabildiklerini gözlemlemiş.

“Çocuklar konuşmaya bağ kurmaya ve ilişki içinde olmaya ihtiyaç duyuyorlardı” diyor ve ekliyor:

“Her sınıfta uzaktan eğitimde kopuk olan çok ilgisiz öğrenciler olduğu gibi aynı şekilde rutinlerini devam ettiren öğrenciler ve okul ortamında çok aktif olmamalarına rağmen kendilerini uzaktan eğitimle birlikte daha iyi ifade etmeye başlayan öğrenciler de oldu.

“Aslında burada en önemli görev biz öğretmenlere düştü, ilk etapta sosyal ve duygusal beceriler desteklemek kendisini güvende hisseden öğrenci için o ortamı bir sınıf ortamına dönüştürmek aynı zamanda teknolojik araçları etkili bir şekilde kullanıyor olmak çok büyük bir önem taşıdı.”

“Uzun saatler hareketsiz kaldılar”

Pek çok öğrencinin uzun saatler hareketsiz kaldığını ve evde daha çok kalmak zorunda olduğu için sağlıksız bir şekilde kilo aldığını söyleyen Gültekin şöyle devam ediyor:

“Öğrencilerin hareket ihtiyacının karşılanması neredeyse imkansız hale geldi. Çocuk, günümüz dünyasında ailenin merkezinde olduğu için en korunaklı şekilde tutularak gözetilmesi hali onları uzun süren bir hareketsizliğe sürükledi. Aynı şekilde postür bozuklukları ve ekran bağımlılığında artış olduğunu olumsuz olarak gözlemlediğimi söyleyebilirim.

“Öğretmenle öğrenci teknolojiyi birlikte öğrendi”

“Olumlu olarak aileler için çocuklarını daha yakından tanımak için bulunmaz bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Çocuğun ilgileri yetenekleri derslere karşı tutum ve davranışlarını aile içinde çocuğun mahremiyetini korumak istediği bir alan olan sınıf ortamının salonlarının ortasına taşınması bir yandan sınıf içi mahremiyeti esnetirken diğer taraftan öğrencileri ile birlikte öğrenen öğretmenlerin olması çocuklara ve ailelere çok yeni bir öğrenme ortamı sağladı. Öğretmen öğretici konumunu aniden kaybederek özellikle teknolojiyi birlikte öğrenen haline geldi.

“Asosyal nesil mi, üreten nesil mi?”

“Bu dönemin çocuklarının psikolojik açıdan acıya dayanıklı ve adaptasyon seviyesi çok yüksek asosyal çocuklar mı olacağı yoksa değerlerine sahip çıkan çok hızlı bir şekilde harekete geçebilen ve birlikte uzaktan da olsa üretmeye devam eden bir nesil olup olmayacağı konusunu yaşayarak göreceğiz. Ben her şeye rağmen psikolojik açıdan güçlü adaptasyon konusunda yetenekli ve ailesi ile kurduğu bağları geliştirmiş doğa ve çevre bilinci toplumsal konulara duyarlılığı gelişmiş bir nesil ile karşılaşacağımıza inanmak istiyorum.”

“Aniden ev içlerine itildiler”

Çocuklarla birlikte atölyeler yapmaya devam eden Tarlabaşı Toplum Merkezi’nden Gökçe Baltacı virüsün, “hastalanmayanları” olarak ilan edilen çocukların hayatlarındaki olumsuz etkilerin yok sayıldığını aktarıyor.

“Oysa çocuklar değişen yaşam pratikleri açısından süreçten oldukça etkilendiler. Çocukların genelinin gündelik pratiklerinde en çok zaman geçirdikleri yer okul, kimi çocuklar içinse sokak, kimileri içinse iş yerleri… Evin bir mekan olarak çocuklar için ne kadar güvenli olduğunu da sordurttu bu süreç bize. Aniden ev içlerine itildiler, sosyalleştiği ortamlardan uzaklaştılar, ev içi bakım yükünün parçası oluverdiler.

“Arkadaşlarını, güvenli alanlarını özlediler”

“Pandemi sürecinde çocuklarla her görüştüğümde en çok arkadaşlarını ve güvenli alanlarını özlediklerini gördüm. Bu noktada kırılgan bölgelerdeki mahalleler bazen bir açıdan avantajlı da olabiliyor. Mesela Tarlabaşı’ndaki çocukların neredeyse hepsi arkadaşlarıyla iletişim kuracakları araçlardan yoksun olsa da; izin günlerinde kapı önlerinde, normal zamanlarda ise yan yana bitişik evlerin verdiği avantajla camdan cama, balkondan balkona iletişim kurmaya devam ettiklerini gördük.

“Tek odalı evlerde çocuklar nasıl hareket edecek?”

“Hareketsiz kalmak ise birçok çocuk için endişelendiriciydi. Özellikle gençlerin kilo alma, obezite gibi korkuları oluştu. Oturmaktan kilo alacakları korkusunu dile getiren çok çocuk vardı. Bu da bize kent mekanlarının, mahallelerin ve evlerin içlerinin yeterli yaşama ve gelişme standartlarına uygun olmasının önemini bir kez daha gösteriyor. Sokak tehlikeli ve yasak, hareket edebilecekleri erişilebilir park, bahçe, temiz alan artık kimsenin ulaşamadığı mekanlar. Peki tek odalı ya da yetersiz büyüklükteki evlerde çocuklar nasıl hareket edecek? Bu tüm mekânsal planlamalarda üzerine düşünmemiz gereken bir sorun olarak tekrar karşımıza çıktı.”

“Bakımverenlerle ilişkiler gelişti, güçlendi”

Öte yandan bu sürecin en olumlu tarafının ise kimi çocuklar için gelişen ya da güçlenen bakımveren ilişkileri olduğunu aktarıyor Baltacı:

“Hatta bu noktada direkt Tarlabaşı’nda yaşayan 16 yaşında bir çocuğun cümlesini söylemek isterim: ‘Ben bunlarla (ailesini kast ediyor) yakın olamazdım. Telefona bağımlıydım. Okula gidip geliyordum, aslında birbirimizi pek göremiyorduk. Şimdi ailecek yemek yiyoruz konuşuyoruz, anlıyoruz beni çözdüler. Karantinanın en iyi yanı oldu.'”