“Çocukların aklını hafife alan didaktiklik kaybetmeye mahkum”

Ayşegül Özbek
Facebook Twitter

Tuhaf bir tesadüf… Çocukken okuduğu kitaplardan ilkinin Aziz Nesin‘in “Ben de Çocuktum”u olduğunu söylüyor Nesin Yayınevi Yayın Yönetmeni Esin Pervane.

“Tarihe hep pek meraklıydım. Bu yüzden o İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e geçiş döneminin masalsı anıları aşırı etkilemişti beni. Mustafa Delioğlu resimlemişti. Sonra ben de Delioğlu’na aynı kitabı yeniden resimlettim, kaderin cilvesine bakın siz! Benden 10 yaş büyük iki ablam var, onların kütüphanesindendi, yani bana miras kalan kütüphane… İkincisi Uspenski‘nin “Fedor Amca”sı. Bir sahafa gitmiştik annemle. Orada rastlamıştım. Sanırım kendi seçip aldığım ilk kitaptı. Hâlâ aynı baskıyı bulabiliyoruz raflarda, heyecanlandırıyor beni.”

“Yayıncılık pastasının en büyük dilimi”

Pervane çocuk yayıncılığına başlayalı beş yıl olmuş. Bu beş senede neredeyse çocuk kitabı basmaya başlamayan yayınevi kalmadığını söylüyor.

“Anlaşılabilir bir durum, çünkü çocuk kitapları yayıncılık pastasının en büyük dilimlerinden biri. Gerçekten çok nitelikli işler yapıldı, gerçekten çok kolaycı ve baştan savma işler yapıldı. Bu kadar yoğun bir arzda normal elbette.”

Edebiyat çocuk ve yetişkin diye ayrılabilir mi?

Peki, Nesin Yayınevi’nde çocukları nasıl bir dünya bekliyor? Çocuk kitaplarına meraklı yetişkinler de var. Onlar neyle karşılaşıyor?

“Edebiyat çocuk ve yetişkin diye ayrılabilir mi, Nesin Yayınevi olarak bundan pek emin değiliz” diyor Pervane.

Elbette kelime dağarcığı, sayfa sayısı, biçim ve biçemin değişebileceğini söylerken şunları ekliyor:

“Ama özünde, okurken damağımızın aradığı tat, zihnimizin aradığı zeka pırıltısı aynıdır. Dolayısıyla biz yetişkinleri heyecanlandırmayan kitapların yayın programımızda yer alma şansı pek yok. Çocukların gerçeklerle edebiyat aracılığıyla tanışmasının önemine inanıyoruz. Kitabı bir sığınak, bir sıçrama tahtası, bir kalkan ya da bir kaldıraç olarak kullanmayı öğrenir ve severlerse ne âlâ. Hayatla edebiyat yoluyla başa çıkabilirler o zaman, tıpkı bizim gibi.

“Görseller, çocuklara ‘bunu ben de yaparım’ dedirtmeli”

“Bir meselesi olan, soru uyandıran, sorun çözen metinleri seviyoruz. Hayat dikensiz bir gül bahçesi değil: Metin bize bunu göstersin isteriz. Dünya mahir bir ressamın çizdiği mükemmel bir resim değil: Çizimler de böyle olmamalı. Görsellerden beklentimiz, çocuklara “bunu ben de yaparım” dedirtmesi. İlham vermesi ve estetik algıyı genişletmesi. Elbette bunları yaparken ‘ben bu amaçla yaratıldım’ diye bağırmamalı kitaplar. Çocukların aklını hafife alan didaktiklik kaybetmeye mahkum çünkü.

“Biz de resimli kitaplara meraklı yetişkinleriz. Bu yüzden çocuk-yetişkin edebiyatı arasındaki ayrımı keskinleştirmekten yana olmadığımızı vurguladım. “Resimli kitap” tanımı daha doğru sanki. Hem Küçüklere Hem Büyüklere diye bir serimiz var çok önemsediğimiz. Bunlar sade ve çok katmanlı, çocukların da büyüklerin de kendilerine göre anlamlandıracağı, haz alacağı kitaplar. Bu serinin ilk kitabı, Anna Llenas‘ın yazıp resimlediği “Boşluk”, daha çok yetişkin okura sahip oldu örneğin.”

“Hayallerin somutlaştığını görmek heyecan verici”

Esin Pervane’yi bir okur olarak yayınladıkları içinde en çok heyecanlandıran kitaplar hangileri?

“Walter Benjamin‘i küçük okurlarla tanıştırmamıza fırsat veren “Karmakarışık 1 Gün ve 15 Bilmece”yi sayabilirim. Mustafa Savaş resimledi. Yenilikçiliği ve absürtlüğüyle çocuk edebiyatının sınırlarını zorlayan Daniil Harms‘ın iki kitabı da bu kategoride: “Bir Zamanlar Bir Masal Varmış”ı Şeyda Ünal, “Kolka Pankin Brezilya’ya Nasıl Uçtu”yu ise Fatih Öztürk resimledi. Özge Bahar Sunar‘ın yazıp Senta Urgan‘ın resimlediği “Anneannemin Fotoğrafları” da tüm ekibin kendinden bir şeyler kattığı, ölüm temasına ustaca değinen bir kitaptı. Ki yakın zamanda Amazon Publishing İngilizce yayın haklarını aldı. Dördü de baştan sona bizim projemizdi, hayallerimizin somutlaştığını görmek heyecan verici. Bu kitaplar hem metin hem resim anlamında Nesin çizgisini yansıtıyor.

 

Bir nükleer fizikçinin kaleminden Çernobil

“Çernobil’in Son Çocukları”, adından anlaşılacağı gibi yine zor bir konuyu ele alıyor. Bir nükleer fizikçinin kaleminden, 25. yıldönümünde bu nükleer felakete değinen bir resimli kitap. Sevtap Sarıca’nın “Ninemin Sandığı” adlı kitabı, tıpkı 6 ay önce yayımladığımız “Ayşe’nin Kilimleri” gibi yine çok yerli ve bir o kadar feminist bir öykü. Babası kaptan olduğundan çocukluğu gemilerde geçmiş İrem Sunar’ın “Büyülü Deniz”i de 8-12 yaş grubu için tatlı bir macera…