“Sırf çocuğuz diye itaat etmek zorunda değiliz”

Ayşegül Özbek
Facebook Twitter

“Bu süreçte beni en kızdıran şey evdekilerin evde olması.”
“Özel alanımın olmaması.”,
“Ben izlerken evdeki diğer kişilerin kanal değiştirmesi.”,
“Söylememe rağmen hoşlanmadığım hareketlerin yapılmaya devam etmesi.”

Karantina sürecinde çocuklar en çok nelere kızdıklarını bu sözlerle dile getiriyor.

Bir de daha çok saygı bekliyorlar:

“Bu süreçten hep beraber geçiyoruz ve düzeni kaymış stabil hayatımızdan hep beraber koptuk. O nedenle anlayış ve saygı en büyük isteğim. Sağlıktan daha önemlisi bir ders bir ödev değil, aksine ruh ve beden sağlığıdır. Hep bunu göz önünde bulundurmanızı istyorum. Saygı kaybolursa her şey kaybolur. O nedenle bu iş tek taraflı değil sırf çocuğunuzuz diye size itaat etmek zorunda değiliz. Saygı karşılıklı olmalı.”

67 gönüllü çocuk

Çocuk ve Gençlik Çalışmaları Uzmanı Ceren Suntekin, karantina sürecinde evlerde kalan çocuklarla bir anket yaptı.

Anketi küçük bir rapora döken Suntekin, özellikle de çocuk katılımının önemsenmediği ve çocukların bir birey olarak görülmediği toplumlarda, destek mekanizmalarına erişimin çok az olduğu karantina koşullarının da etkisiyle çocukların seslerini duymanın ve ihtiyaçlarını görünür kılmanın epey zorlaştığını belirtiyor.

Anketi 38′ kız, 29’u oğlan olmak üzere, sosyoekonomik olarak orta sınıf ailelerden internete erişimi olan gönüllü 67 çocuk yanıtladı.

“Bir yavru köpeğim olsaydı”

“Arkadaşla gezmek”, “arkadaşlarla okulda olmak”, “arkadaşlarla oyun oynamak”… Ankete göre çocukların en çok özlediği ve bu süreçte en çok ihtiyaç duydukları şeylerin başında arkadaşları ve okulları, ikinci olarak dışarıda oyun oynamak ve gezmek geliyor.

Ayrıca çocuklar, “bir yavru köpeğim olsaydı”, “koronavirüsü öldürebilseydim”, “herkese boya dağıtsalar”, “havuzlu, bahçeli bir evimiz olsaydı”, “en azından haftada bir kez sokağa çıkma izni olsaydı”, “yalnız kalabilseydim”, “uzaktan da arkadaşımla oynayabilseydim”gibi ifadelerle kendilerini iyi hissedecekleri şeyleri söylüyorlar.

“Bu süreçte kendimi tanıma fırsatı buldum”

“Salgın başladığından beri evdesin, bu durumla ilgili en sevdiğin şey ne oldu?” sorusuna ise çocuklar farklı cevap veriyor:

“Ailemle doya doya vakit geçiriyorum”,
“Bütün gün ders yapmamak”,
“Derse istediğim zaman ara vermek,
“İstediğim kadar müzik dinlemek,
“Okula gitmemek”
“Yemek yapmaya karşı yeteneğimin olduğunu gördüm”
“Kendimi tanıma fırsatı buldum”
“Trafikte vakit kaybetmemek,
“Bol bol hayal kurmak.”

Ceren Suntekin: “Onların bir birey olduğunu unutmamalıyız”

“Çocuk hakları alanında çalışanlar olarak faklı çalışmalarla pandemi süresince çocukların evde ne kadar güvende olduklarını, her çocuk grubunun farklı ve biricik ihtiyaçları bağlamında haklara erişimlerindeki kısıtlara dikkat çekmeye çalıştık.

Evlerde çocuklarla kaldığımız bu üç ayın sonuna gelirken risklerden azade çocuklara kendilerini rahatlıkla ifade edebildikleri, dinlendikleri, ev içi kararlarda söz sahibi oldukları ve kabul gördükleri güvenli alanlar yarattığımızda bir yetişkin olarak sorumluluğumuzu yerine getirmiş; ihmal ve istismarın her türlüsüne karşı korumada büyük bir adım atmış oluruz. Bu da ancak onların bir birey olduğunu unutmamakla mümkün.

Çocuklarla ilişkilenirken yaptığımızın ne kadar onların ihtiyacına karşılık geldiğini ne kadar kendi ihtiyacımıza karşılık geldiğini sorgulamak bize çocukların haklarını korumamızda yol gösterici olabilir.”