Çocukların oyun hakkı: Çocuk dostu alanlar yaratılmalı

Ayşegül Özbek
Facebook Twitter

Türkiye’de çocuk hakları içerisinde en ihmal edilen ve önemsenmeyen hakların başında “çocuğun oyun hakkı” geldiğini söylüyor İzmir Çocuk Çalışmaları Ağı Genel Koordinatör Yardımcısı Süleyman Gök.

Bu kapsamda çocuk haklarının çocuklar ile birlikte geliştirilmesi ve farklı düzeylerde çocuk dostu alanlar yaratılması gerektiğinin altını çiziyor.

İzmir Çocuk Çalışmaları Ağı olarak da yakın zaman önce “Yerelde Çocuğun Oyun Hakkının İzlenmesi İçin Gösterge Seti ve Kılavuzu“nu hazırladıklarını aktarıyor.

“Çocuğun oyun hakkının geliştirilmesinde ihmalkârız”

“Aslında bütüncül bir şekilde değerlendirdiğimiz oyun kavramı, çocuklar ve yetişkinlerin hayatında önemli bir yere sahip. Ancak bizler- karar vericiler de dahil- çocuğun oyun hakkının geliştirilmesi ve güçlendirilmesi açısından ihmalkâr davranıyoruz. Çocukların çocuk hakları sözleşmesinde yer alan oyun hakkının geliştirilmesi için elverişli ortamları yaratamıyoruz.

“İzmir Çocuk Çalışmaları Ağı olarak, yerel düzeyde çocuğun haklarının geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için faaliyetler yürütürken çocuğun oyun hakkına yönelik özel bir ilgi göstermek istedik. Literatür araştırması yaptığımız zaman ne yazık ki konuyla ilgili kaynaklara erişim sağlayamadık. Aslında bu da bizi teşvik eden bir süreçti.

“Yeşilden uzak, güvenlik sorunları var”

“Türkiye’de engelli çocuklar başta olmak üzere bütün çocukların oyun alanlarına erişim hakkı bulunuyor. Güvenli ve sağlıklı bir çevrede boş zamanlarını geçirmek isteyen çocuklara uygun alanların yaratılması yerel yönetimler ve kamu kurumlarının başlıca sorumlulukları arasında yer alıyor. Ancak yine belirtmek gerekirse engelli çocukların, dil bilmeyen çocukların oyun alanlarına erişimleri gerçekten çok kısıtlı. Parkların engelli çocukların erişimine uygun olarak tasarlanmaması, oyuncakların erişilebilir olmaması, genellikle şehir merkezi dışında kalan mahallelerdeki parkların yeşilden uzak güvenlik sorunları ile anılır olması gibi sorunlar Türkiye’de çocuğun oyun hakkının yeterli şekilde hayata geçirilmesini engelliyor. Kısaca diyebiliriz ki diğer çocuk haklarında olduğu gibi çocuğun oyun hakkı da ne yazık ki yeterince hayata geçirilmemektedir.

“Mülteci ve engelli çocuklar karantina sürecini daha ağır geçiriyor”

Pandemi sürecinde oyun kavramının çocuğun ve yetişkinin hayatında olmazsa olmaz bir yer tuttuğunun altını çiziyor Gökve ekliyor:

“Evde zaman geçirmek zorunda kaldığımız anlarda genellikle oyun oynama isteği duyduk. Çocukların bu isteği ve beklentilerinin daha da arttığını gözlemleyebiliriz. Özellikle sokağa çıkma kısıtlaması içerisinde günlerini geçirmek zorunda kalan çocukların evlerinde oyun oynamalarına yönelik uygun kaynaklar yoksa bu süreç daha da sıkıntılı geçti. Özellikle gözlemlediğimiz kadarıyla mülteci çocuklar, engelli çocuklar gibi kırılgan gruplar bu süreci daha da ağır geçiriyor. Sosyalleşme en temel insani ihtiyaç. Özellikle çocukların sosyalleşme başta olmak üzere farklı ihtiyaçlarını oyun yolu ile gerçekleştirdiklerini düşündüğümüzde pandemi sürecinin çocukların oyun hakkına erişimlerini ciddi bir kesintiye uğrattığını düşünüyoruz.”

“Çocukların hastalıkla karşı karşıya kalabilecekleri alanlar”

Oyun alanlarının güvenli ve sağlıklı bir ortam olarak yeniden ele alınması gerektiğini aktarıyor:

“‘Yeni normal’ olarak ifade ettiğimiz süreçte yerel yönetimlerin oyun alanlarının sıklıkla dezenfekte etmeleri, sağlıklı bir ortamda çocukların güvenli bir şekilde oyun oynamalarını kolaylaştırıcı alanlar yaratmaları sağlanmalı. Çocukların hastalıkla karşı karşıya kalabilecekleri alanlar olarak gördüğümüz oyun alanlarına yönelik kapsamlı bir çalışmanın yapılması gerekiyor.

“Bu süreçte kılavuzda da detaylı olarak yer alan göstergeler yer alıyor. Süreç ve yapısal göstergeler olarak ifade ettiğimiz zaman Türkiye’de çocuğun oyun hakkına erişimlerini geliştirmek için paydaşların görevlerinin neler olduğunu göstergeler ile ortaya koymaya çalıştık. Gösterge setinde yerel yönetimlerin oyun hakkının hayata geçirilmesindeki rolleri de bulunuyor. Pandemi süreci ile birlikte yerel yönetimlerin artan rolleri bağlamında değerlendirdiğimizde kılavuza yansımalarını görebiliriz.”

“Riskler ve faydalar izlenebilecek”

“Yerelde Oyun Hakkı’nın tam anlamı ile hayata geçip geçmediğini ölçen bu gösterge setinin odağında kamuya açık alanların ve hizmetlerin izlenmesi, başka bir deyişle, yerel yönetimler, yerelde çalışan STK’lar ve ilgili bakanlıkların yerel teşkilatlarının sunduğu hizmetler ve taahhütler bulunuyor. Bu nedenle, Alışveriş Merkezleri gibi özel işletmeler tarafından sağlanan oyun alanları ve hizmetleri bu kılavuzun kapsamının dışında tutuldu. Ancak, söz konusu hakkın hayata geçmesinde STK’lar, Belediyeler ve Bakanlıklar tarafından sunulan hizmetler incelenirken, özel şirketlerin rolü tamamen göz ardı edilmedi.

Böylelikle gerek eğitim ortamında, oyunun eğitimin bir parçası olarak ele alınması ve eğitim ile müfredatın çocuğun oyun hakkını engellememesi gibi konular; gerekse çevrimiçi ortamın kendine özgü şartları, riskleri ve faydaları daha anlamlı bir şekilde izlenebilecek.”

Kılavuz, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme çerçevesinde hazırlandı. Sözleşmeye göre her çocuğun doğuştan sahip olduğu haklar bulunmakta, sözleşmeye taraf devletler de bu hakları geliştirmeye ve konsolide etmeye taraf olmuşlardır. 31. Madde ise şöyle diyor: Taraf Devletler çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence (etkinliklerinde) bulunma ve kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını tanırlar.