ERG’den Özgenur Korlu, “Bu yıl seçim politikalarıyla öğretmen atamalarına ağırlık verildiğini gördük. Seçim politikası olarak değil, ihtiyaç dahilinde öğretmenlerin kadroya geçirilmesi gerekli” dedi.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG), Eğitim İzleme Raporu 2023’ü bugün düzenlediği bir toplantıyla kamuoyuyla paylaştı.
Eğitim politikalarının iki ayrı bölümde incelendiği raporun ilk bölümünde ERG’nin uzun yıllardır düzenli olarak izlediği eğitim izleme göstergeleri yer alıyor.
ERG Politika Analisti Özgenur Korlu 16. kez yayımladıkları raporla ilgili olarak şu bilgileri paylaştı:
“2023 yılında kanun değişikliğiyle birlikte sözleşmeli öğretmen sayısının azaldığını görüyoruz. Biz ücretli öğretmenliğin bitmesi gerektiğini savunuyoruz. Kanunla birlikte sözleşmelilerin sayısı da azaldı. Tam seçim döneminde kadroya geçirildi sözleşmeli öğretmenler. Bu iyi bir şey tabii ama bunun Özlük hakları önemli, bu öğretmenlerin iyi olma halini de etkiliyor. Bu yıl seçim politikalarıyla öğretmen atamalarına ağırlık verilmiş gibi duruyor.”
Kaç çocuk değil, hangi çocuklar?
Kaç çocuğun eğitim dışında kaldığı sorusundan çok kimlerin eğitim dışında kaldığı sorusunun daha önemli olduğunun altını çizen Korlu şöyle devam etti:
“Tabii biz kaç kişinin eğitime dahil olamadığını raporlaştırırken MEB, TÜİK verilerinden yararlanıyoruz. Ancak hikayeyi burada bitirmemek gerekiyor. Kim bu çocuklar, eğitim dışında kalan? Burada gördüğümüz oğlan çocuklarının ekonomik nedenlerle, kız çocuklarının ise ailevi sebeplerle eğitim dışına itildiğini görüyoruz. Kırsaldaki kızlar en dezavantajlı kesim. Köylere yeni bir gözle tekrar bakmak, sadece mekânsal olarak değil, müfredat, öğretmen ayrımı olarak da bakmak önemli.
“İki bakanlık kendi arasında uyumsuz”
“Bu noktada iki bakanlığın arasındaki uyumsuzluk da bir sorun. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na göre 15 yaş üstü istihdama katılabilir. Milli Eğitim Bakanlığı’na göre ise 0-17 yaş arası zorunlu eğitime dahil edilmezse velilere para cezası zorunlu.
“Bir diğer sorun da bakanlık 2019’dan beri çalışan çocuk anketi yapmıyor. Ki bu da zaten 15-17 yaş arasını gösteriyor.
“Öte yandan kız çocuk odaklı tasarımların yapılması önemli.”
Korlu, erken çocukluk çağı için de eğitimin zorunlu hale getirilmesi gerektiğini belirtti.
Depremde 936 okul, 11 bin 738 derslik kullanılamaz hâle geldi
Raporun ikinci bölümünde ise “Krizler Çağında Eğitim – Salgın Dönemi ve Sonrasında Eğitim, Depremin Eğitime Etkileri ve Seller, Yangınlar ve Sıcak Hava Dalgalar”ı bölümü yer alıyor.
Raporda, Maraş merkezli depremlerin çocuklar ve eğitim üzerinde etkilerinin devam ettiği; deprem bölgesinde 936 okul, 11 bin 738 dersliğin kullanılamaz hâle geldiği belirtiliyor. Öğrenciler, veliler ve
öğretmenlerin barınma ve ulaşım sorununun devam ettiğine ve psikolojik ilk yardım desteğine ihtiyaç
duyduklarına da yer veriliyor.
Kriz anında eğitim
Araştırmacı Kayıhan Kesbiç mayıs ayında 45 bin öğretmen ataması yapıldığını ve bunun önemli bir bölümünün deprem bölgesine atandığını belirtti.
“Deprem bölgesinde barınma sorunu tam olarak çözülmedi. 24 Nisan’da okullar açıldı ve öğretmenlerin okula dönmesi gerekti. Henüz kalacak yerleri yoktu. Okulda ya da paylaşımlı alanlarda kalıyordu çoğu. Sorunları çözülmeden eğitime dönmek zorunda kaldılar. Hala aile bütünlükleri bozularak yaşıyorlar. Öte yandan ulaşım sorunu hala devam ediyor. Yürüyerek ya da otostop çekerek okula giden öğretmenler var hala. Kriz anının ilk dönemlerinde bırakın çocukları kendilerini nasıl destekleyeceklerini bilemediler. Bu noktada önerimiz eğtiim fakültesi müfredatlarına kriz anında nasıl yaklaşılmalı gibi bir program eklenmesi.”