Gıda krizi, bir çocuk sağlığı krizidir

Bülent Şık Ağustos 2023 Türkçe
Facebook Twitter

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Ar-Ge birimi KAMUAR, Ankara’daki marketlerden halkın en fazla tükettiği 64 temel gıda maddesinin fiyatlarındaki değişimi takip ederek hazırladığı gıda fiyatları endeksinin Temmuz 2023 tarihi itibariyle sonuçlarını açıkladı.

Açıklamada, Eylül 2021’den bu yana gıda fiyatlarının yüzde 402 oranında arttığı belirtiliyor.

2023 yılının ilk yedi aylık döneminde gıda fiyatlarında gözlenen artış ise %50 civarında.

Daha iyi bir fikir vermesi açısından son bir yıl içinde, marketlerde yaygın olarak bulunan, pazar payı büyük bazı gıda ürünlerindeki fiyat artış oranlarını belirlemeye çalıştım.

Artış oranları yaklaşık olarak şöyle: İçme sütünde %71, beyaz peynirde %210, taze kaşar peyniri %235, orta boy yumurta %44, bebek maması %100, yoğurt %71, kıyma et %250, sucuk %400, kuru fasulye %106, nohut %107, kırmızı mercimek %15, yeşil mercimek %81, pirinç %250, un %60.

Gıda fiyatlarındaki artış 2021 yılı baz alındığında çok daha vahim bir boyut kazanıyor. 2021 yılına kıyasla etteki artış yaklaşık 5,5 kat, çiğ sütte ise 3,5-4 kat civarında.

Gizli açlık

Gıda krizi, yeterli gelirden yoksun ya da güvencesiz toplumsal kesimlerin gizli açlık sorunu çektiği anlamına gelir.

Gizli açlık, enerji açısından yoğun ancak besin açısından fakir bir diyetin tüketilmesinin bir sonucu olarak enerji alımında bir eksiklik olmaksızın ortaya çıkabilen çoklu mikro besin öğesi eksikliklerinin (özellikle demir, çinko, iyot ve A vitamini) varlığıdır.

Gizli açlık sorununun Dünya çapında, özellikle de maliyeti düşük, besleyici öğeleri zayıf temel gıda maddelerini yoğun tüketen ve beslenme çeşitliliğini sağlamaktan yoksun düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşayan iki milyardan fazla insanı etkilediği tahmin ediliyor.

Bu besin öğelerinin eksikliği çeşitli sağlık sorunlarına yol açar.

Çocuklar çok hassastır

Gizli açlık gıda güvencesi açısından risk altında olan ailelerde gözlenen bir sorun. Bu soruna en hassası kesim ise çocuklar. Yaş küçüldükçe hassasiyet artıyor.

Gıda güvencesi açısından risk altındaki ailelerdeki çocukların, gıda güvencesine sahip akranlarına kıyasla sağlık durumlarının orta veya kötü olduğu, fiziksel ve zihinsel büyüme-gelişme süreçlerinde gerileme gözlendiği, enfeksiyon hastalıkları başta olmak üzere çeşitli hastalıklara daha sık ve kolay yakalandıkları ve tedavi hizmetlerine daha sık başvurdukları akademik literatürde sıklıkla dile getirilen sorunlardır.

Çocukların açlığı, ya da gizli açlığı çocukların büyüme ve gelişmesinin gerilemesi anlamına gelir.

Ülkemizde son iki yıla damgasını vuran gıda krizini bir çocuk sağlığı krizi olarak görmek gerekiyor.

Türkiye’de 18 yaş altı yaklaşık 23 milyon çocuk var.

2022 yıl sonu itibarıyla 85 milyon 279 bin 553 kişi olan nüfusun yüzde 26,5 oranındaki 22 milyon 578 bin 378’ini, Birleşmiş Milletler tanımına göre 0-17 yaş grubunu kapsayan çocuk nüfus oluşturuyor.

Gıda krizinin giderek derinleştiği açık. Peki ortada kamusal bir tartışma var mı?

İktidar ve muhalefet ne yapıyor?

Çocukların sağlıklı beslenmesini sağlamak, seçim sonrasındaki süreçte unutulmuş ya da gündemden düşmüş görünüyor.

Muhalefet bu meselede epeyce sessizliğe gömülü durumda.

İktidar partisi ise somut bir eylem planı ortaya koymuş değil.

Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından yayınlanan 160 sayfalık “Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023-2028)” belgesinde okul çağındaki çocuklara ücretsiz gıda ve beslenme desteği yapılacağına dair bir ifade yer almıyor.

Belgede sadece iki yerde beslenme hizmetleri ile ilgili vurgu var:

Sayfa 90’da şu ifade yer alıyor: “eğitim öğretim dönemi boyunca ekonomik açıdan dezavantajlı ailelerin çocuklarının kırtasiye, okul kıyafeti, çanta ve benzeri temel okul ihtiyaçları ile taşıma, yemek gibi ihtiyaçları da devlet tarafından karşılanmaktadır.

Kaç çocuğun ihtiyacı karşılanıyor, nasıl bir beslenme desteği sağlanıyor belirsiz.

Sayfa 92’de ise: “okul öncesi eğitim programlarında ücretsiz olarak sunulan beslenme hizmetlerinin yaygınlaştırılması gerektiği düşünülmektedir.” İfadesi yer alıyor. Ortada bir eylem planı yok, ilgili kamu kurumları çocukların sağlıklı beslenmesini sağlamaya yönelik bir program üzerinde henüz düşünme aşamasında.

Çocukların sağlıklı beslenmesini riske atacak sorunlar seçim sonrası aradan geçen birkaç ay içinde daha da büyüdü oysa.

Öyleyse bir kez daha soralım: Seçim öncesi iktidar ve muhalefette yer alan tüm partilerin gündeme getirdiği gıda güvencesi olmayan çocuklara ücretsiz beslenme desteği sağlanması, okullarda ücretsiz bir öğün verilmesi gibi projelere ne oldu?

Çocukların sağlığı nasıl korunacak?