EŞİK: Çocuklar susmaz; dinlemeyi öğrenin

27 Mart 2024 Türkçe
Facebook Twitter

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), son dönemde artan çocuk istismarı haberlerine dair yazılı bir açıklama yayınladı.

“Görevini yapmayanlar da suçlu”

“Çocuklar susmaz, dinlemeyi öğrenin” başlıklı açıklamada özetle şöyle denildi:

*Çocuklar susmaz, sözcüklerle ifade edemediklerinde bedeniyle, davranışlarıyla anlatırlar. Doğaları gereği ağır fiziksel ve ruhsal etkileri olan cinsel istismarı, ne kadar korkutulmuş olurlarsa olsunlar saklayamazlar. Çocuğun kendisinin, ailesinin, tüm yakınlarının, gittiği okulun, hatta yaşadığı sokağın, şehrin adı çıkmasın diye susanlar yetişkinlerdir.

*Hastanelerde istismar vakalarını başka içeriklerle kayda geçiren sağlık personelinden, failin çalıştığı kuruma zarar gelmesin diye soruşturma açmayan savcısına kadar susanlar ve çocukları dinlemeyenler, gözlemeyenler, görevlerini yapmayanlar istismar failleri kadar suçludur.

*Öte yandan çocuk cinsel istismarı, medyada ve sosyal medyada, gerçek nedenleri ve çözüm yollarını tartışmak biçiminde ele alınmıyor, idam ve hadım taleplerinin ayyuka çıktığı bir linç söylemi ile adeta istismarın ve şiddetin pornografisine dönüştürülüyor.

*Oysa ki, çocuk cinsel istismarını konuya emek veren, akıl yoran çeşitli branşlardan uzmanlar, konuyla ilgili kadın ve çocuk örgütleri ile birlikte konuşmak gerekiyor.  Yazılı ve görsel basında bu yaklaşımı göremiyor, aynı kişilerin, aynı cümleleri tekrar ettiği; sorunun anlaşılmasına ve çözümüne katkıda bulunmak bir yana linç ortamını körükleyen ve bilinçli ya da bilinçsiz rating artırma çabasına dönüşen yayınlara maruz kalıyoruz.

*Çocuk cinsel istismarının bir hastalık, istisnai bir sapkınlık olmadığını, eşitsiz güç ilişkileri ve ataerki sürdükçe, erkeklik pohpohlandıkça devam edeceğini, sadece ağır ceza verilerek önlenemeyeceğini defalarca ortaya koyan kadınlar da susmuyor ama dinleyen yok.

*Bu ülkede, yakalandıysa ve hukuka uygun yargılandıysa eğer, cinsel istismar faillerine mahkemelerde verilen cezalar Mecliste infaz adı altında affedildi. En son Temmuz 2023’te yangından mal kaçırırcasına TBMM’de kabul edilen yasa ile çocuk cinsel istismarcıları ve kadın katilleri de salıverildi.

*Adalet Bakanlığı 2019 yılında cinsel istismar verilerini sitesinden kaldırdı. Sadece Adalet bakanlığı değil; ilgili hiçbir kurum istismarın önlenmesi için düşünmesi ve çalışması gereken kurum ve kişilere veri sağlamıyor. Zaten bir önleme eylem planı yapak isteyen kurum var mı o da artık belli değil.

*Çocuk pornografisinden milyarlar kazanan uluslararası suç çetelerinin Türkiye’de cirit atmalarına uzunca bir süredir göz yumuldu.

*Cinsel suçlarda tutuklama ve mahkûmiyet kararı zaten neredeyse istisnai olarak verilirken, 7 Temmuz 2021’de Mecliste kabul edilen 4. Yargı paketinde tecavüz ve çocukların cinsel istismarı suçlarında tutuklama için somut delil aranması kriteri getiren madde kabul edilerek cezasızlık politikaları pekiştirildi.

*Bunlar gibi çocuk cinsel istismarını doğrudan ve dolaylı biçimlerde körükleyen, cesaretlendiren yapısal, yasal pek çok geri adım atıldı. Eğitim sisteminin değiştirilerek kız çocuklarını dördüncü sınıfta, 10 yaşlarındayken eğitimden alarak evlendirmek isteyenlerin önü açıldı.

*AYM’nin resmi nikah olmaksızın dini nikah kıyılması yasağını iptal eden kararıyla imam nikahının, dolayısıyla çocuk yaşta evlendirmelerin de önü açıldı.  Medeni Yasa’yı defalarca ihlal eden açıklamaları ile bildiğimiz Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Müftülüklere Anayasa’nın laiklik ilkesi ayaklar altına alınarak tanınan resmi nikah kıyma yetkisinin yasalaşmasından sonra kaç kız çocuğunun resmi nikahla da evlendirildiğini sormaya kimse girişmiyor bile.

*Laik eğitimin kalan son kırıntılarının da yok edilmesine çalışılan bu süreçte, müfredatta toplumsal cinsiyet ve sağlıklı cinsellik gibi konulara yer verilmemesinden söz bile edemez duruma getirildik.

*Başta medya kuruluşları olmak üzere sorumlu pozisyonlarda görev alan herkesi, tüm toplumu uyarıyoruz: Çocuk cinsel istismarı, bir ülkenin tüm ekonomik kaynaklarına ve topraklarına el konulması kadar yıkıcı ve yok edici bir sorundur. Herkes ama herkes üzerine düşeni yapmak zorundadır.

*Çocuklar kimsenin malı değil, toplumların geleceğidir. Çocukların hayatlarını çalmak, ülkenin geleceğini çalmaktır.