Fotoğraf: Saraybosna’daki “Savaşta Çocukluk Müzesi”nden (War Childhood Museum)
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’nin kuzeyindeki operasyonunun üçüncü günü geride kalırken resmi kaynaklar ölenler arasında beş çocuğun da olduğunu aktardı. Bunlardan biri dokuz aylık bebekti.
Çocukların isimleri şöyle:
12 yaşındaki Emine Yıldız, 15 yaşındaki Leyla Yıldız, 11 yaşlarındaki Elif Terim ile Mazlum Güneş ve Suriye uyruklu 9 aylık bebek Muhammed Omar.
Çocuk gelişimi ve eğitimcisi, çocuk hakları aktivisti Ezgi Koman ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği üyesi, çocuk hakları alanında çalışan Emrah Kırımsoy, savaşın çocukların üzerinde yarattığı yıkıcı etkilerini bianet’e anlattı.
“Savaşlar ve çatışmalar en çok çocukları etkiliyor” diyen Ezgi Koman, üçüncü gününe giren ve beş çocuğun ölümüne sebep olan operasyonu işaret ederek, “Bunu bir kez daha görmüş olduk” diyor.
“Bu noktadan itibaren artık pek söyleyecek söz kalmıyor ancak bütün bunların yanı sıra başka etkileri de var savaşların ve çatışmaların çocuklar üzerinde.
Gördüğümüz kadarıyla Ceylanpınar’dan çok insan göç etti. Nusaybin korku ve kaygı içinde. Sınır bölgelerindeki insanlar hakikaten çok zor durumdalar. Bir de bu, sınırın bu tarafı. Sınırın öte tarafını bilmiyoruz, doğru bilgiler alamıyoruz. Olağan bir hayat akışı vardı ve bu akış kesintiye uğradı. Peki, bunun etkileri çocuklar için ne olacak? Travma dediğimiz şey de bu işte; hayat akarken bizden bir şey gidiyor ve o hayat akışı duruyor. Bugün risk altındalar. Yaşamlarını, yakınlarını kaybedebilirler. Göç ettilerse göçün etkilerini yaşayacaklar.
“Okullar ne kadar kapalı kalacak?”
“Bir de bütün bunların ne kadar süreceğini bilmiyoruz. Bir belirsizlik var. Mesela çocukların okulları ne kadar kapalı kalacak? Çocuklar açısından evler, okullar, sokaklar, onlar için güvenli alanlar. Onlar güvenli alanlarda bulunamadığı sürece hayatla güven ilişkisini de kuramıyorlar. Zedeleniyor. Savaşın, travmaların etkisi de bu. O yüzden diyoruz, ille de barış diye. Bunun da etkilerini de görmeye başladık.”
Çatışma ve şiddet ortamları yetişkinler için bile onarılamayan sonuçlara neden olurken çocuklar açısından çok daha derin izler bıraktığını ifade ediyor Koman:
“Çatışma döneminde de çocuklara karşı yükümlülükler devam eder”
“Burada belki şuna vurgu yapmak lazım; çatışma dönemlerinde çocuklara karşı çocuk hakları ve yükümlülükleri devam ediyor. Her şeye rağmen kimsenin bundan vazgeçmemesi gerekiyor. Devletlerin de grupların da… Kimse o çatışmanın tarafları bunu bilmek zorundalar.
“Çocuklara yönelik bu yükümlülüklerini, başta yaşam hakkı olmak üzere bütün hak ihlallerinin önüne geçecek bir önlem almak zorundalar. Görüyor muyuz bu önlemi? İki gündür ne yazık ki göremiyoruz bunu. Beş çocuğun ölümü bize bunu gösteriyor ne yazık ki.
“Devletlerin bir takım gerekçeleri olabilir, ama her şeye rağmen devletler ve silahlı gruplar çocuklara karşı yükümlülüklerinden muaf olamazlar.”
“Tanıklık da çocuklarda derin iz bırakıyor”
Emrah Kırımsoy ise savaşın bir insan ve çocuk hakları ihlali olduğunu hatırlatarak “Bunu yetişkin biri olarak göremiyor olmamız çok üzücü” diye ekliyor.
“Nedeni ne olursa olsun bir çocuğun yaşam hakkı ihlal ediliyor ve aslında hepimizin hayatı durdurmamız gerekiyor. Bu çatışma ve savaş ortamlarında çocukların tüm hakkı, yaşam hakkı dahil olmak üzere güvenceye alınması ile ilgili olarak önlemlerin de alınması gerekiyor.
“Yaşamını kaybedenler dışında yerinden, yurdundan edilme, yaralanmalar, yakınını kaybetmiş olanlar, savaşa tanıklık edenler… Bunları gözardı ediyoruz. Şiddete ve savaşa tanıklık da iz bırakıyor çocuklarda. Bu da savaşın hiç dile getirilmeyen tarafı.”