*Z Kuşağı’ndan Küresel İklim Grevi
Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Komitesi, çevresel tahribat ve iklim krizinin çocuk hakları üzerindeki olumsuz etkilerini ele alan “Genel Yorum No. 26” isimli bir kılavuzunu geçen hafta yayımladı.
BM, çocukların iklim krizine yönelik haklarını arama yollarının sınırlı olduğuna işaret ederek, devletlerin çocukların adalete erişebilmeleri için çeşitli yollar sağlaması gerektiğini bildirdi.
Çocuk Haklar Uluslararası Ağı CRIN Yönetim Kurulu Üyesi Adem Arkadaş-Thibert 26 No’lu Genel Yorumu bianet’e değerlendirdi.
Acil çağrı
BM Çocuk Hakları Komitesi, iklim krizi ve çocuk hakları ile ilgili olarak 26. Genel Yorumunu yayınladı. Neler öne çıkıyor?
İklim değişikliğine özel olarak odaklanan çocuk hakları ve çevre hakkında 26 No’lu Genel Yorum (GY26), özellikle iklim değişikliğine odaklanarak devletlerin ve iş dünyasının fosil yakıt, doğal alanların azaltılması ve zehirli maddeler gibi nedenlerle biyolojik çeşitliliğin yok edilmesine ve iklim değişimine neden olan tüm çevresel zararı ortadan kaldıracak yasal, idari ve diğer uygun önlemler konusunda yasal ağırlığı olan bir rehberlik sağlamak ve böylece devletlerin Sözleşme çerçevesindeki yükümlülüklerini netleştirmek için hazırlandı.
GY26, çevre kirliliği, biyolojik çeşitliğin tehdit altında olması ve iklim değişikliğinin çocukların ve haklarının üzerindeki olumsuz etkilerini ele alıyor. Türkiye dahil 121 ülkeden 16 bin 331 çocuğun doğrudan katıldığı, alanda çalışan sivil toplum örgütlerinin, birçok ülkeden ombudsmanın, devletlerin kendilerinin de desteklediği beş yıllık bir süreçte oluşmuş bir acil çağrı. Bu, BM Çocuk Hakları Komitesi’nin çocuklara gelecekte değil şimdi temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir dünya sağlamak ve bunu gelecek nesiller için korumak amacıyla devletlerin acilen uygulaması gereken yasal ve idari tedbirleri içeren bir eylem çağrısı.
“İş dünyası denetlenmeli”
Komite, çocuk hakları temelli, kuşaklar arası hakkaniyete ve adalete dayalı bir yaklaşım öneriyor. Bu çerçevede çevre ve iklim konusunda okul ya da sokaklarda çevreyi koruma alanında gösteri, protesto, aktivizm yani kısaca savunuculuk yapan tüm çocuklar için çocuk insan hakları savunucusu olarak tanımlıyor ve yaptıkları savunuculuğun İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi [1] çerçevesinde desteklenmeleri gerektiğini hatırlatıyor.
Sağlıklı temiz ve sürdürülebilir çevrede yaşama hakkının[2] diğer haklarla bölünmez bütünlüğüne vurgu yapıyor. Bu hakkı, ayrımcılık yasağı, çocuğun yüksek yararı, hayatta kalma ve gelişme hakkı ve kararlara katılma hakkı, ifade özgürlüğü, doğru ve anlayabileceği bilgiye zamanında erişim hakkı, örgütlenme özgürlüğü, şiddetten korunma hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, yeterli standartlarda yasama hakkı, konut hakkı, gıda hakkı, temiz hava hakkı, temiz su hakkı gibi temel birçok hakla ilişkisini devletlerin uygulamalarında dikkat etmeleri gereken konuları gösterecek şekilde anlatıyor. Özel sektör ve iş dünyasının uygulamalarıyla sebep olacakları çevre suçlarının insan hakları ihlallerine dönüşmemesi için devletin gerekli düzenlemeleri ve denetlemeleri BM Is Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkelerini[3] ve Özel Sektörün Çocuk Hakları Üzerindeki Etkileri Konusunda Devletin Yükümlülükleri konulu 16 Genel Yorumu[4] çerçevesinde yapmaya çağırıyor.
Temiz çevrede yaşama hakkı
Bu çerçevede devletin ve iş dünyasının özen yükümlülükleri gereği zorunlu çocuk hakları etki analizi konusunda düzenleme yapılması ve her yapılacak çalışmanın çocukların temiz bir çevrede yaşama hakkına etkisini ölçmesini, kararları çocuklarla birlikte çocuğun yüksek yararını gözetecek şekilde alma yükümlülüğünü hatırlatıyor.
Son olarak, tüm bunları uluslararası iş birliği içinde yapmanın gerekliliğini, sağlıklı temiz ve sürdürülebilir çevrede yasama hakkı ve iklim krizi bakımından bir ülkenin sadece kendi vatandaşı çocuklar değil, her uyguladığı politikanın başka ülkelerdeki çocukları da etkilediğini hatırlatıyor GY26.
Çocuklar da katıldı
Genel yorum kılavuzunda ulusal ve uluslararası örgütler, sivil toplum kuruluşları ve uzmanların yanı sıra çocukların da görüşleri yer alıyor. Türkiye’den de çocuklar katkı sundu dediniz. Bu süreç nasıl ilerledi?
Az sayıda çocuk Türkiye’den katkı sundu. Bu konuda üç sivil toplum örgütü Etkiniz AB Programı desteği ile sürece çocukların katılımını sağladılar. Bu örgütler Roots and Shoots Türkiye, ICHILD Uluslararası Çocuk Hakları Elçileri Derneği ve İzmir Çocuk Çalışmaları Ağı idi. Çocuklara çağrı yapılıp katılımları için farklı olanaklar yaratıldı, çocukların daha rahat anlaması için taslak genel yorumun basitleştirilmiş hali Türkçeleştirildi, odak grup toplantıları, çevrimiçi bir anket de dahil birçok çocuk dostu yöntem ile çocukların katılımı sağlandı.
“Bakanlık ve barolar harekete geçmeli”
BM Genel Yorum’da iklim krizinden etkilenen çocukların haklarını arama yollarının açılması gerektiğini kaydetti. Bu maddeyi siz nasıl yorumluyorsunuz?
GY26, çocukların hakları ihlal edildiğinde çocuklar düşünülerek özelleşmiş adalet erişiminin kolaylaştırılmasını, hak ihlalleri ile ilgili tazmin yollarının oluşturulmasını ve yaygınlaştırılmasının bir yükümlülük olduğunu hatırlatıyor, bu yolların nasıl atılması gerektiğini gösteriyor.
Yani, insan haklarının temel prensiplerinden olan hukukun üstünlüğü ve hesap verebilirlik olmadan çocuklar için iklim adaletine ulaşmak, sağlıklı, temiz, sürdürülebilir bir çevrede yaşama haklarını kullanmaları imkânsız. O nedenle Adalet Bakanlığı, barolar, Ombudsmanlık, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi kilit yapıların bu konuda harekete geçmeleri gerekiyor.
“Böyle davalar artmalı”
2020’de İngiltere Yüksek Mahkemesi, Londra’da yoğun trafiğin olduğu bir yolun yakınında yaşayan 9 yaşındaki Ella Kissi Debrah’ın ölüm nedenleri arasında hava kirliliğinin bulunduğuna karar vermişti. Bu örnek üzerinden neler söylemek istersiniz…
Son 10 yılda çevre ve iklim ile ilgili dava ve stratejik dava çalışmaları çocukların da katılımıyla oldukça arttı. İngiltere’den verdiğiniz örnek de onlardan biri. Yönetim Kurulu üyesi olduğum Çocuk Haklar Uluslararası Ağı CRIN’in bu konuda bazı çalışmaları var örneğin: Çocukların Çevresel Adalete Erişimi[5] içinde ülkelerdeki durumu gösteren raporları da içeriyor. Türkiye raporu da yakında yayınlanacak.[6] Bunun yanında özellikle iklim ve çevre davaları ile ilgili Çocuk Haklarının Geliştirilmesi Stratejik Davalar[7] araştırması da bulunuyor.
Burada gördüğümüz en önemli konu hukukun üstünlüğünün güçlü olduğu ülkelerde çocuklar birçok önemli yasal gelişmeyi böyle davalarla tetiklemekte, hükümetlerin, belediyelerin ve iş dünyasının çocuklara hesap vermesini sağlamakta. Böylece yaşanan gelişmeler tüm nüfusun daha temiz bir havaya, suya, gıdaya, yaşama sahip olmasını sağlıyor, erken önlenebilir ölümleri engelliyor, hayatlarını kurtarıyor. Yani, böyle davaların artması, BM Çocuk Hakları Komitesi’ne bireysel başvuru olanakları da dahil tüm hesap verebilirlik mekanizmalarının kullanılması çocukların ve tüm insanların mutluluğu için hayati öneme sahip.
Genel yorumlar hakkında daha fazla bilgi için burayı tıklayın.
[1] https://www.ohchr.org/sites/default/files/Documents/Issues/Defenders/Declaration/summaries/turkish.pdf
[2] https://insanhaklariizleme.org/vt/mfhandler.php?file=BM-Genel-Kurul-Temiz-c%CC%A7evre-hakk%C4%B1.docx&table=yayin&field=dosya&pageType=view&key1=2544
[3] https://insanhaklariizleme.org/vt/mfhandler.php?file=BM-is-dunyas%C4%B1-ve-insan-haklari.pdf&table=yayin&field=dosya&pageType=view&key1=2294