“Bütün müzelerde, tarihi eserler dokunulmaması gerektiği için camekânlarda korunuyor. Bu bizim için zor oluyor. Görme engellilerin çoğu böyle düşünüyor. Burada her şeye dokunduğumuz için anlayabildim.”
Ada, 2 Ağustos’ta katıldığı çocuklara yönelik Erişilebilir Müzik etkinliğinden nasıl hislerle ayrıldığını anlatıyor. Projenin ilk etkinliği görme engelli çocuklar için tasarlanan özel müze eğitim-deneyim alanı keşfi ve klasik müzik konseri ile Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndeydi. Ada ile birlikte 15 çocuk dokunarak, duyarak ve konuşarak tarih, kültür, klasik müzik ve bale ile buluştu.
İlk olarak müzedeki seçili tarihi eserlerin replikalarının olduğu alanı keşfeden çocuklar, daha sonra güneş kursu, çift kulplu çömlek, çıngırak gibi bazı tarihi eserlerin hikayelerinin klasik müzik ile harmanlandığı konseri deneyimledi.
Bongo Art Project ve Baby Concerts’in işbirliğinde hayata geçen etkinliklerle, her yaşta çocuğun ihtiyaçlarına göre sanat ve kültür etkinliklerine katılımına alan açmaya çalışılıyor.
BabyConcert’ten Burçin Erdem ve Bongo Art’tan Çiğdem Aslantaş engelli çocukların sanata katılımı ve Erişilebilir Müzik projesi ile ilgili bianet’in sorularını yanıtladı.
“Özel önlemlerle desteklenmesi gereken çocuklar”
Engelli çocukların sanata katılma hakkı ile ilgili olarak neler söylemek istersiniz?
Burçin Erdem: Kamusal alandaki sanat ve kültür olanakları genelde belli bir yaş sonrasını -hatta çoğunlukla yetişkinleri- odak alıp çocukları göz ardı ediyor, hatta özel önlemlerle desteklenmesi gereken çocukları tamamen yok sayabiliyor. Çocukların kendilerini gerçekleştirebilmeleri için sanat ve kültür olanakları ile buluşmasının önemi açık. Bu olanaklar çocuğun gelişme hakkı, kendini ifade etme hakkı, eğitim hakkı gibi birbiriyle bağlantılı hakların gerçekleşmesini sağlar. Dolayısıyla sanat ve kültür olanaklarını çoğaltmak ve çeşitlendirmek çocukların insan haklarını korur ve geliştirir.
Çiğdem Aslantaş: Herkes için erişilebilir kamusal alanların ve etkinliklerin tasarlanması ile bu fırsat eşitsizliğine kolaylıkla çözüm üretilebilir. Biz de Bongo Art Project ve BabyConcerts olarak “Her çocuğun, yaşı ve ihtiyacı özenle gözetilerek bütüncül tasarlanan kültür sanat etkinliklerine katılımı en temel hakkıdır” vizyonuyla yola çıktık ve sorumluluk sahiplerinde farkındalık uyandırmak, aksiyona geçirmek amacıyla Erişilebilir Müzik etkinlik serimizi başlattık.
Görme engelli çocuklara özel materyaller
Erişilebilir Müzik projesi nasıl tasarlandı? Çocuk ve engelli hakları açısından hangi noktalara dikkat ettiniz?
Burçin Erdem: Özel önlemlerle desteklenmesi gereken çocuklar için tasarlanmış bir proje olduğundan yoğun bir hazırlık sürecinden geçtik. Çocukların “insan” olduğunun farkındalığıyla, onların potansiyellerine saygı duyan içerikleri oluşturmaya ve onlara sunmaya özen gösterdik. Görme engelli çocuklara özel olarak üretilmiş materyallerle programları destekledik.
Çocuklarla eşitler ilişkisi kurmayı temel alan bir yaklaşımımız var. Birlikte konuşarak, düşünerek, interaktif ve didaktik olmayan bir kurgu yaratıyoruz. Bilgi bombardımanı yapma ve sıkıcılıktan kaçınıyor, bunun çok daha etkili olduğunu çocukların değerlendirmelerinden anlıyoruz.
Önleyici düzenlemeler
Çocukların kendilerini özgür ve rahat hissetmeleri için çeşitli önlemler aldık. Fiziksel ve mekânsal riskleri öncesinden değerlendirip önleyici düzenlemeler yaptık. Kolaylaştırıcılar olarak hitap ettiğimiz eşlikçilerin mümkün olduğunca görme engelli çocukları sürece hazırlaması, sözlü olarak bulundukları alanları tarif etmesi, planı, çerçeveyi hatırlatmaları gibi destekler var.
Belki de dikkat ettiğimiz en önemli noktalardan biri ise, çocukların bedensel söz haklarına saygı duyulması. Süreçle ilgili ayrıntılı ve sözlü bilgilendirme, keşif ve konser alanındaki hareketliliği fiziksel yönlendirmelerden ziyade sözlü yönlendirme ile yürütme, gerekli durumlarda çocuğun onayı alınarak ufak dokunuş veya tutuşlar ile fiziksel olarak yönlendirme yapma çocuğun bedensel söz hakkına saygı bağlamında değerli bir tutum oldu.
3D replikalar
Erişilebilir Müzik projesi kapsamında ilk etkinlik görme engelli çocuklara yönelikti. Çocukların tepkileri nasıldı? 2 Ağustos’taki ortamı kendi açınızdan anlatabilir misiniz?
Çiğdem Aslantaş: İlk etkinliğimizi, birebir iletişimi ve katılımı güçlendirmek için 15 görme engelli çocuk ile yaptık. Çocuklar kendilerine özel bütüncül bir deneyim tasarlandığı için çok heyecanlılardı ve unutamayacakları, keyifli bir gün geçirdiklerini paylaştılar. Etkinliğin ilk bölümünde Bongo Art Project tarafından Türkiye’de ilk olarak Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde hayata geçmiş, görme engelliler için erişilebilir hale getirilen Keşif Alanı’nı deneyimlediler. Çocuklardan aldığımız yorumlar oldukça olumlu çünkü diğer tüm müzelerde tarihi eserlerin camekânlar içinde bulunması, dokunulamaması dolayısıyla algılama fırsatları bulunmuyor. Fakat Bongo Keşif Alanı’ndaki 3D replikalar sayesinde müzedeki önemli eserleri elleriyle dokunarak çok daha iyi anlama, sesli betimlemelerle, masala entegre edilmiş anlatımlarla içselleştirme fırsatı buldular. Aynı zamanda şu ana kadar aldığımız en kıymetli geri dönüşlerden biri, çocuklarda bunun aslında tüm müzelerde standart bir uygulama olması gerektiğinin ve temel haklarından olduğunun farkındalığının oluşması.
Etkinliğin ikinci bölümünde ise müzenin orta alanında yine kendilerine uygun şekilde, özel olarak kurgulanmış BabyConcerts klasik müzik konserini deneyimlediler. Müzedeki seçili tarihi eserler de konsere eşlik eden masala dahildi. Hikâyede betimlemelere yer verildi. Aynı zamanda çalınan enstrümanların bilgi kartlarını ve konser programını Braille alfabesiyle kabartmalı olarak tasarladık ve çocuklar konser sonunda fiziken de enstrümanlara dokunarak onları yakından tanıdılar.
“Devamının gelmesini heyecanla bekliyorlar”
Balerin performansı az gören çocukların algılayabilmesi için siyah perde önünde kontrast yaratması için sarı tütü ile tasarlandı. Balerin duruşunu algılayabilmeleri içinse yine sarı renkte 3D printer’la üretilmiş figürler dağıttık. Aldığımız geri dönüşlerde en olumlu yön olarak klasik müziğin sakinleştirici gücünün çocuklara yansımasıydı. Bu müzik türünü sıkıcı bulan, uzak duran bir kültürel yapıda yetişmiş ailelerimiz olabiliyor ve bu algıyı kırmak, çocukların evlerinde de bu müziği dinlemeye devam etmesi, iyi hissetmeleri hem psikolojileri hem de beyin gelişimleri açısından çok önemli. Aynı zamanda çocuklar için özel olarak tasarlanması kendilerini değerli hissetmelerine yol açıyor, ve bu tür kültür-sanat etkinliklerine katılımın en temel haklarından olduğunun farkına varıyorlar, devamının gelmesini de heyecanla bekliyorlar.
Biz de ilk defa bu proje için bir araya gelen iki ekip olarak çok heyecanlıydık, hatta belki çocuklardan daha çok. Sanki birbirimizi uzun süredir tanıyormuşçasına müthiş bir sinerji yakaladık. Tamamıyla çocukları öncelik yaparak, onlar için omuz omuza çalıştık, birbirimize destek olduk ve herkes elini taşın altına koyup sorumluluk aldı. Bu sinerji de çıktılara yansıdı ve çocukların, ebeveynlerin sonunda mutlu ayrıldığı bir deneyim tasarlamış olduk.
“Düşündüğümden çok büyükmüş”
Görme engelli bir çocuk için dinlediği, sesini duyduğu enstrümana dokunmak nasıl bir etki yaratıyor?
Burçin Erdem: Görme engelli bir bireyin dünyasında dokunmak çok önemli bir yer tutuyor. Tabii ki sesli betimlemelerle, anlatımlarla belli bir boyutta algılama fırsatı yakalıyorlar fakat bütüncül resmin oluşması dokunma ile tamamlanıyor. Bu, Bongo Art Project’in Erişilebilir Müze deneyim alanında da bu şekilde. Enstrümanlara dokunduklarında da onların materyallerini çok daha iyi kavrayabildiler.
Duydukları sesi neyin yarattığını dokunarak içselleştirme şansları oldu. Kemanın, çellonun ahşabını, yaydaki telleri tek tek hissettiler. Flütün metali, deliklerinin nasıl açılıp kapandığı vb detayları… Şaşırdıkları durumlar da oldu. Mesela tariflemede çellonun kemanın 3 katı boyutta olduğundan bahsetmiştik ama dokunduklarında “düşündüğümden çok büyükmüş” gibi yorumlar geldi çocuklardan.
Çocuğu odak alan, çocuğun yüksek yararını gözeten…
Kamusal alandaki kültür – sanat etkinliklerinin tüm çocuklara ulaşması konusunda pek çok zorluk, fırsat eşitsizliği yaşanıyor. Bunun önüne geçmek için neler yapılmalı?
Çiğdem Aslantaş: Bahsettiğimiz üzere, aslında biraz daha incelikli düşünerek, kurgulayarak herkes için erişilebilir kamusal alanların ve etkinliklerin tasarlanması ile bu fırsat eşitsizliğine kolaylıkla çözüm üretilebilir.
Biz de ekip olarak Erişilebilir Müzik projesinin fikir, kurgu, uygulama ve değerlendirmesine dair raporlama yapıp hem uygulama modeli oluşturmaya hem de başka çalışmalara ilham olmak istiyoruz. Çocuklardan aldığımız geri bildirimlerle her çocuğun sanat ve kültür olanaklarıyla buluşmasını sağlamaktan sorumlu olan yükümlülük sahiplerine uygulama örnekleri ve öneriler sunmayı amaçlıyoruz.
Bunların yanı sıra sanat ve kültür aracıyla çocuk haklarını gündemleştirmeye ve alana dair farkındalık oluşturmaya katkıda bulunmayı hedefliyoruz.
Biliyoruz ki çocukların her yaşta, her koşulda kültür ve sanat hayatına katılımları önündeki engelleri ortadan kaldırmak mümkün. Bu proje ile çocuğu odak alan, çocuğun yüksek yararını gözeten ve incelikler barındıran çalışmaların, iş birliklerinin artmasını ve tüm Türkiye’de yaygınlaşmasını umut ediyoruz.