Hayvan Hakları İzleme Komitesi’nin (HAKİM) 2016 yılında başlattığı “Çocuklar İçin Hayvan Hakları ve Türcülük” atölye modeli bu alanda çalışanlar için iyi bir açık kaynak.
Atölye modeli, çocukların hayvanlarla daha eşitlikçi bir ilişki kurmaları ve türcü düşüncenin sorgulanabileceği fikrinin, hayvan hakları ekseninde oyun, tartışma ve ortak öğrenme modelleriyle 8-12 yaş aralığındaki çocuklarda yerleşmesine katkıda bulunmayı hedefliyor.
Atölye modeli, ortaya çıkmasının ardından üç farklı çocuk grubu ile yapılan pilot uygulamalardan sonra son hali verilerek açık kaynak olarak yayınlandı. HAKİM, yaşamı önemseyen, haklara saygılı tüm duyarlı kesim ve aktivistlerin bu modeli uygulayarak, atölye hedefine yaklaşılması için katkıda bulunacağını söylüyor.
Türcülüğün neredeyse bütün toplumlarda mutlak olan ve üzerine çok da tartışılmayan bir düşünce şekli olduğu, oysaki ırkçılığın, cinsiyetçilik gibi mücadele edilmesi gereken bir ayrımcılık çeşidi olduğunun vurgulandığı kaynağın önsözü kısaca şöyle:
“Bütün canlıların şiddetsiz yaşama hakkı vardır, bu hak sadece insana özgüymüş gibi davranamayız. Bu şekilde davransak bile büyük bir yalanın içinde yaşamaya, kendimize her gün yalan söylemeye devam ederiz; en önemlisi de büyük bir adaletsizliğin bir parçası olmuş oluruz. Hayvanların hissedebilen canlılar oldukları, acıyı tıpkı bizler gibi yaşadıkları gerçeğini görmezden gelip bu şiddete ortak olmaya devam ettiğimiz sürece birileri, yani bizim dışımızdaki, insan menfaati için sömürülen hayvanların yaşam hakkı bir illüzyondan ibaret olan meşru bir zeminde gasp edilmeye edilecek.
“Yeryüzünü ve yeryüzünde yaşayan bütün canlıları sömürülebilecek bir kaynak olarak görmeye devam edersek yaşamı yok edeceğiz ki şu anda bile dünyanın belli yerlerindeki yaşamı tamamen sonlandırmış, binlerce canlı türünün neslini tüketmiş durumdayız. Yaşama karşı işlediğimiz bu suçu durdurmak, zaten onlara ait olan hakları canlılara geri vermek zorundayız. Buna katkı sağlayabilmek için özellikle gelecek nesillerin canlılarla daha eşitlikçi bir ilişki kurmalarını ve onların haklarını koruyan bireyler olmalarını sağlamamız gerektiğini düşünüyoruz.”