Hangi sosyo-ekonomik statüden gelirse gelsin tüm çocukların eğitime gerçek anlamda katılımını sağlamak mümkün müdür? Eğitimciler sınıftaki tüm çocukların öğrenmeye dayalı farklı ihtiyaçlarını nasıl karşılayabilir?
Yoksul ailelerden gelen çocuklar için önemli bir risk olan çocuk işçiliği konusunda eğitimciler ne yapabilir?
Bu sorulara cevaplar oluşturmak ve çocuk işçiliğiyle mücadele konusuna ilişkin çeşitli etkinlikleri eğitimcilerin kullanımına sunmak
üzere hazırlanan “Kapsayıcı ve Katılımcı Okullar için Eğitimcilere Yönelik Çocuk İşçiliği ve Ayrımcılıkla Mücadele Rehberi” yayınlandı.
Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi ve Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından ortak yürütülen Çocuk İşçiliğini Önleme Araştırma ve Uygulama Projesi kapsamında hayata geçirilen ve Dr. Ayşe Beyazova‘nın kaleme aldığı rehber, Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci ve Gözde Durmuş‘un danışmanlığında ve Ayşegül Kanal’ın proje koordinatörlüğünde hazırlandı.
“Yaptıklarım iyi mi, kötü mü emin değilim”
Klavuzda çocuk işçiliği meselesine ilişkin öğretmenlerin hislerine ve yaşadıklarına dair bazı paylaşımlar şu cümlelerle yer alıyor:
• Ne yapmalıyım diye düşünüyorum, bir şey yapamıyorum.
• Kötü gidişatı frenlemeye çalışıyorum ama pek de işe yaramıyor.
• Bir şeyler yapıyorum ama iyi mi kötü mü emin değilim.
• Bazen olmuyor; bazen arkamızı dönüp görmezden geliyoruz.
• Bir şeyler yapmak istiyorum ama diğer işler beni sürekli uzaklaştırıyor.
Eşitsizliklerle baş etmek durumunda kalan çocukların okulla ilişkisini güçlendirmek için etkinliklerin de yer aldığı rehberde bu etkinlikler, özellikle risk altındaki çocukların zihinsel, sosyal ve fiziksel olarak okuldan uzaklaşmasını önlemeye yönelik araçlar olarak tanımlanıyor.
“Yaşamlarında eşitsizliklerle baş etmek durumunda olan tüm çocukların eğitime gerçek anlamda katılımlarını, okullarda ve sınıflarda daha mutlu ve daha değerli hissetmelerini sağlamak amacıyla” eğitimcilere yönelik hazırlanan klavuzun Amaç bölümünde şu ifadeler yer alıyor:
“Kapsayıcı bir okul ve sınıf ortamı”
“Okul ortamının kapsayıcılığı çocukların yaşamında çok şey değiştirebilir. Çocukların kendilerine, öğrenebileceklerine ve birey olarak değerli olduklarına dair inançlarını kuvvetlendirebilir. Yeteneklerini keşfetmelerini, ileride uygun mesleğe yönelmelerini, potansiyellerini
gerçekleştirmelerini sağlayabilir.
“Farklı öğrencilerin öğrenme ihtiyaçlarını karşılayabilmek öğretmenlerin mesleki motivasyonunu güçlendirebilir. Okul ortamının kapsayıcılığı ayrıca öğretmenleri, psikolojik danışmanları, idarecileri, ebeveynleri ve diğer paydaşları çocuk
işçiliğiyle mücadele konusunda buluşturabilir, bu konuda sistematik olarak dayanışmalarını sağlayabilir.
“Okulları bu bağlamda temel ve etkin rol oynayan kurumlar olmaya götürebilir. Bu rehber kapsayıcı bir okul ve sınıf ortamı yaratmak için eğitimcileri, çocukları ve ebeveynleri güçlendirmek, yaşamlarında eşitsizliklerle baş etmek durumunda olan tüm çocukların eğitime
gerçek anlamda katılımını sağlamaya katkıda bulunmak amacıyla hazırlanmıştır.” (AÖ)