Özellikle kadın örgütlerinin mücadelesi ve kamuoyunun tepkisiyle üç yıl önce geri çekilen “Çocuk istismarcısına evlilik affı” düzenlemesi seçime iki buçuk ay kala yeniden gündeme getirildi.
İktidara yakın medya birkaç gündür yaptığı haberlerde cinsel istismar ve tecavüz sanıklarına af niteliğindeki yasal düzenlemeyi özellikle “parçalanmış aileleri kurtarma” şeklinde ve Roman ailelerin talebi üzerinden veriyor.
Konuya ilişkin Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı (ÇAÇAv) Koordinatörü avukat Şahin Antakyalıoğlu ve Avrupa Roman Hakları Merkezi, Türkiye İnsan Hakları Gözlemcisi Hacer Foggo bianet’e değerlendirdi.
Antakyalıoğlu: Modern kölelik
Avukat Şahin Antakyalıoğlu, söz konusu düzenlemenin meclisten geçmesinin çocuk istismarının devam etmesi anlamına geldiğini belirtiyor:
“Burada çocukların tam ve hür iradesinden söz edilemez. Erken ve zorla evlilikler modern, çağdaş kölelik olarak tanımlanıyor. Çocuklar eşya, meta olarak görülüyor. Bu köleliğe müsaade edilmemesi gerekir.
“Çocukların yaşam standardının artırılması Çocuk Hakları Sözleşmesindeki haklarının tesisi konusunda çalışmalar yapılması gerekir. Bu aynı zamanda uluslararası onayladığımız sözleşmelere de aykırılık teşkil ediyor. Özellikle İstanbul Sözleşmesi, bu konuda asgari evlenme yaşına uyulması gerektiğini savunmakta.
“Bunun yanında yine bizim de kabul edip onayladığımız Çocuk Hakları Sözleşmesi kapsamında oluşturulan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi de bu tür evlilikleri zararlı uygulamalar olarak göstermiştir.
“Çocuk evlilikleri aynı zamanda insan ticareti boyutu da alabilmektedir. Burada çocuğun tam ve hür iradesinden bahsedilemez.
“TCK 80. Maddede insan ticaretiyle ilgili şöyle bir kavram geçiyor; kişinin çaresizliğinden yararlanmak suretiyle, rızasını elde etme. Çocuklara tam da bunu yapıyorlar.
“Burada ileri sürülen; artık olan olmuş, zaten birlikteler, çocuk sahibiler, ailenin korunması gerekir şeklinde. Çocuğun ağır koşullarda yaşamak zorunda bırakıldığı, herhangi bir vizyon sunulmadığı, eğitim hakkının tesis edilmediğini görüyoruz.
“Tabiri caizse köleliği mahkûm ediyorsunuz. Sevgi, aşk, saygı olmadan nasıl bir aile kuracaksınız. Buna aile diyemezsiniz ki! Aileyi koruyacağız diyorsunuz da ortada bir aile mi var! Bu yönüyle duygusal istismardır bu. Bu şekilde ikna ediliyor çocuklar.
“Bu düzenlemenin yasalaşacağını düşünmüyorum”
Tartışmalı yasa teklifine göre 10 bin kişi tahliye edilecek. Seçim öncesi böylesi bir konuyu tekrar gündeme taşınmasıyla ilgili olarak ise şunları söylüyor Antakyalıoğlu:
“Biraz da kamuoyu yoklaması gibi. Halkı alıştırmaya çalışıyorlar. Hak ihlalleri peş peşe gelince, bir süre sonra duyarsızlaşıyor toplum. Direncin kırılıyor.
“Ama ben bu düzenlemenin yasalaşacağını düşünmüyorum. Toplumsal bir uzlaşı var bence. Gözlemlediğim kadarıyla toplumun önemli bir kesimi buna karşı.
“Bunlar seçim malzemesi yapılmamalı, oy beklentisi çok yanlış, toplumun dinamiklerini etkiler, hukuka olan inancı kırarlar.”
“Çocuğun gelişimi, tedavisi, rehabilitasyonu ve yeniden kazanılması için alternatifler sunulması lazım.
“Aileler aydınlatılıp, bilgilendirilmeli. Ekonomik destek lazım, eğitime odaklanmasını sağlamak lazım. Nitelikli bir uzman desteği ve takip gerekiyor. Şiddet sarmalını kırmak için bu yükümlülükler yerine getirilmeli. Buna izin verildikçe, bunların ardı arkası kesilmiyor.”
“Meclis olarak böyle şeyleri teklif etmek yerine çocuğu koruyan bir şekilde yasayı düzenlememiz gerekiyor. Medeni Kanun uluslararası olarak onayladığımız sözleşmelere aykırı bir medeni kanun.
Hacer Foggo: Küçük yaşta evlilik bir kültür değil
Özellikle Roman yurttaşların talebinin olduğu iddia edildiğine değinene Antakyalıoğlu şöyle devam etti:
“Romanlara ilişkin bu tür teklifler geliyor. Onlar arasında erken evliliğin yaygın olduğu söyleniyor. O zaman o kesimi aydınlatıp bunun yanlış olduğunun altını çizmek lazım. Belli bir gruba, zümreye yönelik bir çalışma yapılması doğru değil. Tüm çocuklara yönelik bir koruma mekanizmasının işletilmesi gerekli.
Avrupa Roman Hakları Merkezi, Türkiye İnsan Hakları Gözlemcisi Hacer Foggo ise bu yasanın yeniden Romanlar üzerinden sanki bir kültür gibi gösterilmesinin yanlış olduğunu söyledi:
“Küçük yaşta evlendirme bir Roman kültürü değil, dışarıdan böyle algılanıyor. Bunun asıl nedeni ekonomik ve sosyal nedenler. Aslında Romanlar çok derin yoksulluk yaşayan toplum. Hiçbir sosyal güvenceleri olmayan, hurdacılık, çiçekçilik gibi kayıt dışı işlerde çalışan insanlar. Günü kurtarmaya çalışan, çocukların önüne yemek koymayı hedefleyen bir kesim. Onlara göre bir boğaz eksiliyor. Öte yandan hem ekonomik sebeplerden hem de ön yargı ve ayrımcılık gibi nedenlerden dolayı da sosyal faaliyet içinde de olamıyorlar.”
Bazı Roman derneklerinin evlilik affı talebinin olduğunu söyleyen Foggo, bu taleplerden önce somut durumun ortaya çıkması gerektiğini belirterek, 2016’da Romanlar hakkında bir strateji eylem planının kabul edildiğini hatırlattı:
“Bu eylem planında erken yaşta evlilikler konusunda bilgilendirici ve bilinçlendirici kampanyalar gerçekleştirilecek denildi. Bu hem kız hem de oğlan çocuklar içindi. Bunun önüne geçilmesi gerektiği için bu çalışmalar yapılmalı. Eğitime yönlendirilmeli.
“Tam da bu noktada söyleyeceğim şey şu; devlet böyle bir çalışma yaptı mı? Veriler var mı ellerinde? İçerideki ve dışarıdaki çocuklarla ilgili çalışmalar yapıldı mı? Bunun üzerine ne yapılacağı, STK’lerle konuşuldu mu? Yasadan önce tartışılması gereken ve ortaya konulması gereken konu bu.”
“Bu yasanın kabulüyle yine de küçük yaşta evliliği özendirici bir hale getirmeyeceğini kestiremeyiz” diyen Foggo şöyle devam etti:
“Bu yasa şöyle algılanabilir; devlet küçük yaşta evlendirmeye izin veriyor. Bu da yine bir sürü çocuğun eğitim almamasının, belki de şiddet görmesinin önünü açabilir. Aynı zamanda tecavüzcülerin salınmasına ve küçük çocukların evlenmesini özendirici bir durum da ortaya çıkarabilir.”