Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) 4 Eylül’de öğretmenlerin, üniversitelerden akademisyenlerin ve Merkez Yürütme Kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleştirdiği çevrimiçi “Uzaktan Eğitim” çalıştayının sonucunu açıkladı.
Öğretmenlerin ve akademisyenlerin uzaktan eğitimde yaşadıkları sorunlara yer verilen raporda, “Uzaktan eğitim süreci belirli bir plan ve program dâhilinde işletilmemiştir. MEB’in süreci, iyi planlanmış,aşamaları belirli bir “öğretim tasarımı” üzerine inşa etmediği görülmektedir” denildi.
En büyük problemin eşitsizliklerin derinleşmesi olduğu vurgulanan raporda, şu ifadelere yer verildi:
“*Özellikle sosyoekonomik durumu iyi olmayan düşük gelirli alt sınıflar, yoksul aile çocukları, tarım işçisi çocuklar, anadili farklı olan çocuklar ve dezavantajlı gruplar uzaktan eğitime ulaşamamış, sistemin dışında bırakılmışlardır. Kısıtlı imkânlarla uzaktan eğitime erişim sağlayabilen, ailenin ortak cep telefonunu kullanan çocuklar da bu süreçte internet erişimi, uygun zaman ve mekân olmayışı gibi nedenlerle eğitim haklarından mahrum edilmiştir.
*EBA üzerinden yürütülen canlı derslere katılım, birçok okulda yüzde 15-20 dolaylarında kalmıştır. Öğrencilerin dersleri izlemek için gerekli teknolojik donanım ve internetten yoksun olmaları eşitsizliklere yol açmış, anayasal bir hak olan eğitim hakkı kullanılamaz hale gelmiştir.
“Öğrenciler dinleyici pozisyonunda kalıyor”
*Uzaktan eğitim süreci daha önceden planlanmış bir çalışma olmadığından uygulamaya konulması da olağanüstü koşullar altında gerçekleşmiştir. Uzaktan eğitim yapmak öğretmenlerin daha önce deneyimlediği bir çalışma biçimi değildi. Eğitim Sen tarafından öğretmenlerle yapılan ankette, öğretmenlerimizin yaklaşık yüzde 90’ı uzaktan eğitim süreci içinde görev aldıklarını bildirmişlerdir.
*Öğretmenlerden yüzde 65’i 10 saatten fazla uzaktan eğitim dersi verdiklerini ifade etmişlerdir.Bu öğretmenler tarafından yürütülen canlı derslere, sınıf mevcutlarının yarısından fazlasının katılmadığı görülmüştür. Canlı derslere katılan öğrencilerin yüzde 70’ten fazlası derslerde sadece dinleyici konumunda kalmışlar, ders süresince ses ve kameraları kapalı tutulmuştur.
“Öğretmenlerin 93.8’i verimli bulmuyor”
*Öğretmenlerin yaklaşık yüzde 93.8’i uzaktan eğitimin verimli olmadığını ifade etmişlerdir. MEB tarafından öğretmenlere uzaktan eğitime dair eğitim verilmemiş; teknik destek sağlanmamıştır. Uzaktan eğitim konusunda en çok sıkıntı yaşanan alanlardan biri ölçme ve değerlendirme sürecidir. Öğretmenler verdikleri eğitimi değerlendirme olanağı bulamamışlardır.
*Öğretmenlerin uzaktan eğitim konusunda daha önceden bir deneyiminin olmaması, bu süreçte MEB’in sunduğu dijital teknolojinin yeterli olmaması, süreci planlayacak ve yönetecek uzman bir ekibin olmaması da yaşanan sorunlardan bir diğeridir. MEB uzaktan da olsa öğretmenlere, öğrencilere ve velilere bu konuda bilgilendirici ve yön gösterici çalışmalar yapmamıştır, yapılan çalışmalar çok kısıtlı kalmıştır.
*Yüz yüze eğitime kıyasla çok daha sınırlı olan uzaktan eğitimde ve canlı derslerde, örgün eğitimde uygulanan müfredatın aynısı verilmeye çalışılmış; müfredatta bir seyreltme ve azaltma yoluna gidilmemiştir. Özellikle ortaöğretim müfredatının bu süre içinde verilmesi mümkün olmamıştır.
“Kitaplar uzaktan eğitime uygun değil”
*Müfredatla paralel olarak ders kitapları da uzaktan eğitime uygun olmadığından canlı derslerde normal ders kitaplarının kullanılması sorun yaratmıştır. Etkileşimli kitapların yokluğu, uzaktan eğitime uygun basılı ve dijital materyallerin yetersizliği gibi sorunlar süreci daha da zorlaştıran etkenler olmuştur.
*EBA içeriklerinin yetersizliği, yabancı dil gibi bazı dersler için ise EBA’da kullanıma sunulmuş hiçbir içeriğin olmaması özellikle uzaktan eğitim sürecinde daha net bir şekilde fark edilmiştir. İçerik yönünden zayıf olması yanında EBA alt yapısından kaynaklanan erişim problemleri de süreci olumsuz etkilemiştir. Güvenlik sorunları ve kurulum sisteminden kaynaklanan sorunlar da öğretmenlerin sıkça karşılaştığı sorunlar olarak ifade edilmiştir.
“EBA’nın alt yapısı yetersiz”
*Canlı ders uygulamalarında EBA alt yapısının yetersizliği, sistemin sürekli çökmesi gibi sorunların yanında öğretmenlere aynı derste 1’den fazla sınıf atamasının yapılması öğrenci sayısının 100’leri bulmasına hatta özellikle kalabalık sınıflarda 100’ü geçmesine neden olmuştur. Pedagojik olarak bu kadar öğrenci ile aynı anda ders işlemek, öğrencilere söz hakkı tanımak mümkün değildir.
*Öğretmen ve öğrenci arasında ders anlatımı sırasında hiçbir etkileşim ve iletişim olmamasından dolayı EBA TV’de yayınlanan dersler, pedagojik açıdan ve öğrenmenin gerçekleşmesi açısından amacına ulaşmamıştır. Öğrenciler kayıtlı videoları izlemekten sıkıldıklarını, çoğunlukla takip etmediklerini, yarım bıraktıklarını belirtmişlerdir.
“Öğretmenlere teknik destek verilmedi”
*EBA’dan kaynaklanan güvenlik sorunları nedeniyle canlı dersler süresince kameraların kapalı olması öğretmen-öğrenci iletişimini ve sınıf içi etkileşimi imkânsız hale getirmiştir. Dersler interaktif biçimde işlenememiştir.
*Uzaktan eğitim sürecinde devam zorunluluğunun olmaması ve ölçme-değerlendirme yapılmaması öğrenci katılımı üzerinde olumsuz rol oynamıştır.
*Öğretmenlere hem uzaktan eğitimi uygulamak, hem de uzaktan eğitimde kullanılacak materyal geliştirme konusunda destek sağlanmamıştır. Özel uzmanlık gerektiren bir iş olan dijital içerik geliştirme konusunda öğretmenlere yönelik hizmet içi eğitim ya da teknik destek verilmemiştir.
Eğitim-Sen uzaktan eğitimle ilgili çözüm önerilerini de şöyle sıraladı:
*İnternet erişimi olmayan öğrenciler tespit edilerek erişiminin gerçek anlamda sağlanması, eğitimde fırsat eşitliği anlamında bir zorunluluktur.
*EBA destek noktalarının göstermelik olmaması, orada kullanılan kulaklık, fare, bilgisayar, mikrofon gibi ekipmanların hijyeninin sağlanması gerekmektedir.
*Ayrıca EBA destek merkezlerinden faydalanacak öğrencilerin durumları dikkate alınarak canlı derslerin saatleri planlanmalıdır.
*Uzaktan eğitim yatırımları için MEB bütçesine ilave pay aktarılması ve tüm kullanıcılara ücretsiz internet, ihtiyacı olan öğrenci ve öğretmenlere bilgisayar, grafik tablet gibi ekipmanların temin edilmesi gerekir. Özellikle sayısal grup dersleri için grafik tabletin olmazsa olmaz ekipmanlardan oluşu ve öğretmen için temininin ekonomik anlamda zor olması nedeniyle bunun MEB tarafından karşılanması ya da bununla ilgili destekte bulunulması gerekir. Aksi halde canlı dersler matematik ve fizik gibi dersler için verimsiz olacaktır.
*Uzaktan eğitim bir uzmanlık ve ekip işidir. Uzaktan eğitim; bünyesinde uzmanlaşmış öğreticilerin, pedagogların ve eğitim teknologlarının yanı sıra planlamacıların yer aldığı bir süreçtir.
*Ders içerikleri tüm farklılıklar dikkate alınarak yeniden oluşturulmalıdır. Özellikle göçmen ailelerin çocukları, anadili Türkçe olmayan öğrenciler, özel eğitim gereksinimi olan öğrenciler başta olmak üzere, tüm kesimlerin özellikleri dikkate alınarak içerikler ve kullanılacak materyaller yeniden oluşturulmalıdır.
*Ölçme değerlendirme standardı belirlenmeli ve öğrencinin kazanımlara ulaşma başarısı ile uzaktan eğitimin verimliliği test edilmelidir. Özellikle LGS ve YKS gibi sınavlarda bu içerikten öğrencileri sorumlu tutmak hem adaletli olmayacak hem de hukuki sonuçlar doğuracaktır.
*Veli ve öğrencilere yönelik uzaktan rehberlik ve psikolojik destek birimleri kurulmalıdır.
*Öğretmenlerin birbirleriyle rekabet etmesini hedefleyen ve öğretmenlere puan veren sistem acilen kaldırılmalıdır.