Geçen aylarda Ebeveyni Hapiste Olan Çocuklar Raporu’nu yayımlayan Yaşam Hakları Derneği’nin Kurucu Üyesi Rana Berk, ebeveynin hapsedilmesinin çocukları yoksullaştırdığını ya da önceden var olan yoksulluğu arttırdığının altını çizdi.
Rapor için görüşmeler online ve yüzyüze yapıldı. Çocuklarla yüzyüze görüşmeler gerçekleşti. Toplam 12 mağdur kişiyle görüşüldü, bunlardan 9’u bakım veren, 3’ü annesi ya da babası hapsedilmiş çocuklar. Bir avukat ve bir psikolog olmak üzere 2 uzman görüşmesi yapıldı. Çalışma kapsamındaki hapsedilmiş ebeveynlerin tamamı siyasi tutuklu ya da hükümlüdür.
bianet’in sorularını yanıtlayan Berk, “Çalışmamızdan elde ettiğimiz bulgular ışığında, öncelikli tavsiyemiz 6 yaşından küçük çocuğu olan anneler için hapsedilmenin en son çare olarak düşünülmesidir” dedi.
Uzun yıllardır hapiste olan çocukların maruz kaldığı hak ihlalleri üzerine çalışıyorsunuz. Geçen aylarda bir rapor yayınladınız. Aradan geçen zaman içinde çocuk hakları açısından?
Ne yazık ki hiçbir şey değişmedi, daha birkaç gün önce 3 aylık, anne sütü ile beslenen bir bebek annesinden ayrılmak zorunda kaldı.
Hem anneleriyle birlikte hapishanede kalan 6 yaşından küçük çocuklar, hem de ebeveyni hapiste olan çocuklar hâlâ sağlıklı beslenmeden, eğitim hakkına, ayrımcılığa maruz kalmama hakkından, kötü muameleden korunma hakkına kadar pek çok temel haklardan mahrum bırakılıyor. Sadece hapishane gerçekliğiyle bağlantılı olarak değil, hiçbir konuda çocuklar gözetilmiyor, çocuğun yüksek yararı dikkate alınmıyor.
Yayımladığınız raporda ana eksen çocuklar olmakla birlikte bakım veren kişinin yaşadığı sorunlar da ele alınmış. Bakım verenlerin yaşadıkları çocuklara nasıl yansıyor?
Etkiniz AB Programı desteğiyle yaptığımız bu çalışmada annesi ya da babası hapiste olan çocukların maruz kaldıkları hak ihlalleri yer alıyor. Tabii ki eşi ya da yakını hapsedilmiş, çocuğun bakımından sorumlu kişinin yaşadığı sorunlar, yoksunluklar çocukları doğrudan etkiliyor.
Ebeveynin hapsedilmesi ailenin maddi durumunu istikrarsızlaştırıyor. Çocukları yoksulluk riskiyle karşı karşıya bırakıyor ya da önceden var olan yoksulluğu arttırıyor. Tüm bu yoksulluk riskinin üzerine bir de hapsedilen ebeveynin masrafları ve ziyaret giderleri de ekleniyor. Ayrıca tahliye sonrası iş bulmada yaşanan zorluklar nedeniyle gelir kaybı, hapis süresini de aşabiliyor.
Türkiye’de mahpusların aileleri ve çocuklarının yaşadığı ekonomik sıkıntıları hafifletmek için sağlanabilecek desteklerin ve istihdam yoluyla yoksullukla mücadele etmeyi amaçlayan politikaların yetersizliği dikkat çekiyor. Ebeveyni hapsedilmiş çocukların maddi olarak desteklenebileceklerine yönelik hükümlerin yer aldığı sadece bir kaynak var; Adalet Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı arasında imzalanan İş Birliği Protokolü[1]. Bu iş birliği protokolünde yer alan ilgili maddeler ise oldukça muğlak, kapsamlı ve detaylı olmaktan uzak.
Yaptığımız literatür taramasında, yapılan yardımlarla ilgili sadece özel bir takım kurumların yeterince güvenilir olmayan bilgilerine rastladık.
Ebeveynleri hapsedilen ve ebeveynleriyle hapiste kalan çocukların ruhsal gelişimi ve adil bir dünyaya olan inancı nasıl etkileniyor?
Ebeveyni hapsedilmiş çocuklar çeşitli psikolojik problemler ve ciddi ruhsal hastalıklar gibi risklere açık büyüyor. Bakım veren katılımcılarımızın çoğu çocuklarında öfke, kaygı, üzüntü, asosyallik, içe kapanıklık ve depresif eğilimler olduğunu belirtti. Eşleri hapsedilmiş kadınlar çocuklarının yaşadıkları ruhsal sorunları kendi çabalarıyla ya da yakın çevrelerinden ulaşabildikleri, genellikle online psikolojik destek mekanizmalarıyla çözmeye çalışıyor.
Uzman görüşmesi yaptığımız psikolog Havva Çustan anlamlandıramadığımız şeylerin etkisinin çok daha büyük olduğunu belirtiyor. 0-6 yaş dönemi çocukların hayatı duygularıyla deneyimlediklerini ve duygularını çok yoğun yaşadıklarını vurgulamış ve bu yaş grubu çocukların içinde bulundukları ruh halini şöyle özetlemişti: “Ebeveyni hapsedilmiş çocuk şöyle düşünür ‘çok adaletsiz bu dünya.’ Bu adaletsizlikler içinde kendisini var etmesinin getirdiği şey de bu adaletsizliklerle uyumlanmak, dolayısıyla bu anti sosyal kişilik özelliği ve şiddete eğilim gibi durumlar ortaya çıkıyor. Ya da ‘çok adaletsiz bu dünya, benim bu dünyada suçum ne.’ Ebeveyninin onu sevmediği için terk ettiğini düşünüyor ya da bu dünyada sevilmediğini, istenmediğini düşünüyor ve depresif eğilimler ortaya çıkıyor. İntihara eğilimin arttığı bir süreç de olabiliyor.”
Çocukların kendilerini güven ve huzur içinde hissettikleri bir ortamda büyümeye hakları var, bakım veren kişiler bunun için ne kadar çabalasalar da, uzun süreli ebeveyn ayrılığı bu güven ortamını bozuyor. Bu durumda çocukların düzenli ve kapsamlı bir psikolojik desteğe ihtiyaç duydukları açık. Ancak devlet kurumları bu psikolojik desteği sağlamıyor.
Çocukların hapsedilmiş ebeveynleriyle iletişimlerini, ilişkilerini kolaylaştırmak için çocukları gözeten hiçbir uygulama, prosedür bulunmamaktadır. Bu çocuğun yüksek yararının gözetilmesi ilkesinin açıkça ihlali anlamına gelmektedir[2].
Psikolog Havva Cuştan “adil dünya” inancının bizi ayakta tutan inançların başında geldiğini, bu inancın sarsılmasının travmanın etkilerinden biri olduğunu belirtmiştir. Cuştan çocukların ebeveynlerini görebilmek için hapishanelerde maruz kaldıkları baskıcı uygulamalar için şunları söylüyor: “Bu çocuklarda “adil dünya inancı sarsılıyor”, ebeveynlerine ulaşmaları bile bir sürü engeller, baskıcı kontroller altında gerçekleşiyor, ulaştıklarında görüşmeleri çok hızlı ve çok denetleniyor, sıkışmışlık hissi aslında.”
Çocuklara birincil bakım veren kişinin hapsedilmesi söz konusu olduğunda hapis dışı çözümler neden ilk elden düşünülmüyor? Bununla ilgili öneriler anlamında da neler söylemek istersiniz.
Çalışmamızdan elde ettiğimiz bulgular ışığında, öncelikli tavsiyemiz 6 yaşından küçük çocuğu olan anneler için hapsedilmenin en son çare olarak düşünülmesidir. İnfazın çocuk en az 6 yaşını doldurana kadar ertelenmesi çocuğun yüksek yararına ve ailenin korunmasına hizmet edecek en iyi çözüm olacaktır. Ayrıca her çocuğun içinde bulunduğu koşullar ve bireysel durumu dikkate alınarak yaş konusunda esnek olunmalı. 6 yaşından büyük bir çocuğun da annesinin bakımına ve yakınlığına duyduğu ihtiyaç çok yüksek olabilir. (AÖ)
[2] BM Çocuk Hakları Sözleşmesi madde 3
[1] https://cte.adalet.gov.tr/Resimler/Dokuman/2972021105709P-72.pdf s.5 madde h, s.6 madde m