“Lanetliyoruz ama çocuk koruma sistemi talep etmiyoruz”

Ayşegül Özbek
Facebook Twitter

İstanbul’da vücudunda darp iziyle hastaneye kaldırılan bir yaşındaki bebeğin hayatını kaybetmesinin ardından bebeğin babası gözaltına alınırken kayıp olan annesi ise ekipler tarafından aranıyor.

Bu olay çözümün, faillerin cezalandırılmasından çok, çocuk koruma sisteminin doğru uygulanması ya da reforma gidilmesi gerektiğini gündeme getirdi.

Humanist Büro’dan avukat Seda Akço, İngiltere’de benzer nitelikteki Baby P vakası sonrasında çocuk koruma sisteminde önemli bir reforma gidildiğini belirtiyor ve asıl sorulması gereken sorunun “Bu olaya sebep olan sistemdeki sorun ne?” olduğunun altını çiziyor.

“Sorunları, failleri cezalandırarak çözebileceğimize inanıyoruz”

“İlk ve en büyük eksik, bunun bir sistem sorunu olduğu ve bu sistemin sürekli güncellenmesi gerektiğine dair farkındalığın bulunmamasıdır. Ne yazık ki, toplumun çok önemli bir kesiminde yok. Biz sorunları, failleri cezalandırarak çözebileceğimize inanıyoruz. Bu çok kolaycı, sorumluluğu başkasına atan ve gerçekle yüzleşmekten kaçınmaya neden olan bir tutum.

“Bunun nedenini belirlemek benim alanımı aşıyor. Sadece durumu tespit edebiliyorum. Biz bütün hakların olduğu gibi çocuk haklarının korunmasının da çocuğun korunmasının da bir sistem sorunu olduğunu bir türlü göremiyoruz. Bunun bir sistem sorunu olduğunu kabul ettiğiniz zaman düşünmeniz, araştırmanız ve bir çok şey yapmanız ve bunu sürekli yapmanız gerekiyor. Yani epey bir enerji, bilgi, zaman gerektiriyor.

“Bunlar canavar demek bir şey ifade etmez”

“Örneğin bu olayda, anne babasından şiddet gördüğü iddia edilen bir yaşından küçük bir bebek var.  Bir yaşında bir bebeğin düzenli sağlık kontrolüne götürülmesi gerekiyor. Götürülmemesi hali, kendi başına bir istismar şüphesi oluşturur. Hemen sağlık hizmetleri ile sosyal hizmetlerin iş birliği yapması ve çocuğun düzenli sağlık kontrollerinin yapılmasını sağlaması gerekir. Sağlık kontrolüne götürülüyorsa, şiddet izlerini hekimin daha çok başlangıçta fark etmesi ve önleyici tedbir alınması için sosyal hizmetleri devreye sokması gerekir. Bu olayda biliniyor ki, sosyal hizmetler devrede, çocuk kurum bakımına da alınmış. Bu durumda sosyal hizmetlerin aile ile çalışıp, aile çocuk için güvenli hale gelince çocuğun aileye teslim edilmesini sağlaması ve güvende olduğunu takip etmesi gerekir. Çocuğu aileden almanın aile içi ıslah edici olmasını bekliyoruz, bu gerçekçi değil. Bebeğe şiddet uygulayan veya uygulanmasına göz yuman iki yetişkinin bir sorunu vardır. Bunlar canavar demek bir şey ifade etmez. Bir an canavar diyecek olsak bile bireyler canavar olabilir devlet o canavarlardan çocuğu korumak için var.”

“Ailenin çocuk için güvenli olduğuna kim karar verdi?”

Bu son aşamadan başlayarak sistemi sorgulamamız gerektiğini belirten Akço, yanıtlanması gereken bazı soruları sıralıyor:

“Acaba, çocuk kurum bakımına alındıktan sonra aile ile ne tür çalışmalar yapıldı? Öncesinde şu soruyu da sormakta fayda var. Aile ile etkililiği kanıtlanmış çalışmalarımız var mı? Ne kadar yaygın? Ailenin çocuk için güvenli olduğuna kim karar verdi? Bu kararı hangi değerlendirme ile verdi? Acaba aileye sunulan iyileştirici hizmetlerde mi yoksa bu değerlendirme sisteminde mi sorun var? Değerlendirme araçlarımız mı yetersiz, değerlendirmeyi yapan meslek elemanları mı kusurlu?

“Son aşamadan geriye doğru sormaya devam etmemiz gerekiyor. Acaba bu çocuk şiddet görmeden veya bu derece görmeden önce fark edilemez miydi? Bir erken uyarı sistemi olabilir mi? Daha önce bir erken uyarı sistemi kurulması öngörülmüştü, neden vazgeçildi?
Bunun gibi daha birçok soru sorabiliriz. Ama sormuyoruz. Çok yaygın bir biçimde sormuyoruz. Doğru soruyu soranımız neredeyse yok. Muhalefet de, gazeteciler de sormuyor. İzleme yapan bir sivil toplum yok. Olaylar esnasında anlık tepkiler veriyoruz, lanetliyoruz, kınıyoruz ama bir çocuk koruma sistemi talep etmiyoruz.”

İngiltere’deki Baby P olayı

İngiltere’de benzer nitelikteki Baby P olayını ve ardından gelen reformları örnek veren Akço şunları söylüyor:

“Örnek almak amacıyla hangi ülkenin sisteminin daha güçlü olduğu sorulduğunda ben hep bir modelin değil bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini söylerim. Bir çocuk koruma sistemini değerlendirirken aranması gereken en temel yaklaşım, bir çocuğun burnu kanadığında bütün toplumun biz nerede yanlış yaptık diyecek bir sorumluluk taşımasıdır.

“İngiltere bu bakımdan – tekrar vurgulamak isterim çocuk istismarı vakalarında sistemi sorgulayan bir sorumluluk taşımak bakımından – örnek alınabilecek ülkelerden. Kaldı ki, risk değerlendirme sistemleri de incelemeye değer. Baby P (2007) adı ile anılan reformlar yapıldı İngilitere’de çocuk koruma sisteminde.

“Gazetecilerin ve sivil toplumun tavrı önemli”

“Baby P, aile içinde şiddet gören ve sosyal hizmet görevlileri tarafından fark edilmesine rağmen vefat etmesi önlenemeyen bir bebek. Bu bebeğin kaybından sonra konu hem il hem de ülke düzeyinde tartışılıyor, konu Parlamento ve Avam kamaralarında ele alınıyor, büyük bir toplumsal talep oluyor ve hem olayda kusuru olanların tespiti amacıyla soruşturmalar hem de sosyal hizmet bakımındaki eksiklikler hakkında ülke çapında bir inceleme başlatılıyor. Sonrasında da risk değerlendirme araçları, yöntemleri ile ilgili değişiklikler yapılıyor.

“Burada mesele sadece devletin tavrı değil. Onu belirleyen bir kültür var arkasında. Devletten bunu talep eden bir toplum gerekiyor. Bu açıdan sadece devlete değil, örneğin o dönemde bu vakayı haber yapan gazetecilerin tavrına da bakmak gerekir. Sivil toplumun tavrına da bakmak gerekir.”

Ne olmuştu?

Sancaktepe, Gazi Mahallesi’nde ailesi tarafından darp edilen 1 yaşındaki bebek kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Bebeğin vücudunda yanık ve darp izlerine rastlandı. Ekiplere durumu sağlık çalışanları haber verdi. İhbar üzerine başlatılan soruşturmada kayıp olan anne aranıyor, baba ise gözaltında.

6 ay önce de benzer bir olayın yaşandığı, bebeğin vücudunda yine darp izleri ile hastaneye kaldırıldığı ifade ediliyor. Sosyal hizmet ekiplerince gözetim altına alınan bebek, belirli bir süre sonra aileye teslim edildi.