“Yetişkinler bize nasıl olsun diye söylemezler ki, dinlemezler bizi”

Ayşegül Özbek
Facebook Twitter

“Bize hiç söylemezler ki nasıl olsun diye, dinlemezler bizi.” 

9 yaşında Tarlabaşı’nda yaşayan bir çocuğun, “Yetişkinler sana sorsaydı, sen nasıl olmasını önerirdin uzaktan eğitimin?” sorusuna yanıtı bu.

Tek bir örnek bile çocuğun kendi hayatına dair alınan kararlarda önemli bir noktayı işaret ediyor.

Tarlabaşı Toplum Merkezi’nden Gökçe Baltacı, 122 çocuk ve 85 de bakımverenle görüştükleri raporu anlatırken bu örneği veriyor. Uzaktan eğitim ile ilgili olarak ise dikkat çeken şu ayrıntıyı aktarıyor:

“İlk görüşmelerde çalışmaya katılarak görüşlerini paylaşan 123 çocuğun 33’ü hiçbir zaman uzaktan eğitime erişemediğini belirtmişti. Yani takip etmiyor falan değil, evde televizyon bile yok EBA’ya bağlanabileceği.”

Başak Kültür ve Sanat Vakfı, (BSV) Sulukule Gönüllüleri Derneği, (SGD) Tarlabaşı Toplum Merkezi (TTM) ve Zeytin Ağacı Derneği – bilinen ismiyle Small Projects İstanbul (SPI)- , salgın döneminde 122 çocuk ve 85 de bakımverenle görüşerek hazırladığı “İstanbul’un Farklı Yerleşimlerinde Çocukların Haklarına Erişimi Araştırması Raporu” geçen günlerde yayınladı.

Rapor yetişkinler ve çocuklar için ayrı ayrı; Arapça, İngilizce, Kürtçe ve Türkçe dillerinde hazırlandı.

Üstelik çalışmanın bir de web sitesi var: http://covid19cocukhaklariizleme.org

Rapor için çalışan Gökçe Baltacı, Işın Subaşı ve Melda Akbaş raporu anlattılar:

“Çocuklardan alınan bilgiyi çocuklara sunmak katılım hakkının gerekliliği”

4 kurum olarak yaptığınız raporun final raporunu “yetişkinler” ve “çocuklar” olmak üzere iki farklı kategoride hazırladınız. İki farklı bakış açısıyla vermenin önemi nedir?

Işın Subaşı: İzleme çalışmasının en başından itibaren çocuk hakları ihlallerini deneyimleyen çocukların seslerinin çalışmanın tasarımında da yer almasına önem verdik. Çocukların anlattıkları deneyimler ışığında soru setimizi tekrar tekrar değiştirdik. İzleme çalışmasının raporlanma aşamasında da onların fikirlerini alıp bu öneriler doğrultusunda çalışmaya devam ettik. Bu çalışma ile hedeflediğimiz sadece var olan durumun fotoğrafını çekme değil aynı zamanda Covid-19 sürecinde yaşanan ve sonrasında yaşanacak olan değişimlerin çocukların gündelik hayatlarındaki izlerini takip edebilmekti. Bu bilginin de sistematik olarak yerelde bu ihlalleri deneyimleyen çocuklarla beraber tasarlanan izleme çalışmaları ile elde edilebileceğini düşündüğümüz için ilk raporumuzu izleme çalışmasının ana paydaşı olan çocuklar için de ayrı bir rapor hazırlayarak tamamladık.

Melda Akbaş: Araştırma hem çocuklarla hem de yetişkinlerle yapılan görüşmelerden oluşuyor ve de konusu çocuk hakları dolayısıyla hem çocuklar hem de yetişkinler için her hedef grubun ilgi düzeyine göre rapor hazırlamak aslında doğal ve beklenen olmalı ama bunu yapmaya pek alışık değiliz. Diğer yandan çocuklardan aldığımız bilgileri çocuklara derleyip vermek de bizce katılım hakkının bir gerekliliği.

3-18 yaş arasında

Görüştüğünüz çocuklar hakkında bilgi verir misiniz?

Işın Subaşı: Araştırmaya, dört kurumun birlikte çalıştığı çocuklar ve o çocukların bakımverenleri katıldı. Birinci görüşmelerde 123 çocuk ve 89 bakımverenle konuştuk. İkinci görüşmeleri ise 122 çocuk ve 85 bakımverenle yaptık. 3-18 yaş arasında farklı yaşlardan çocuklarla konuştuk.

“‘Özel dikkat gerektiren’ çocuk”

Gökçe Baltacı: Dört kurum için de ortaklaşan bir çocuk grubu var demek mümkün. İç ve dış göçün birincil ya da ikincil öznesi, ötekileştirilmiş, çeşitli yoksulluk ve yoksunluklara maruz bırakılan çocuklar. Tam bu noktada şunu vurgulamayı önemli buluyoruz; aslında her kurumun kullandığı “dezavantajlı”, “kırılgan”, “risk altındaki” gibi farklı kavramlar var. Bu kavramları aramızda çok tartıştık. Nihayetinde ise Çocuk Hakları Komitesi’nin kullandığı “özel önlemlerle desteklenmesi gereken” ya da “özel dikkat gerektiren” çocuk grupları ifadesinde ortaklaştık. Bu tanımın hem genel itibariyle hem de çalıştığımız gruplar için daha kapsayıcı olduğunu düşünüyoruz.

Koronada çocuk hakları sitesi yayında

Koronada çocuk hakları sitesini hayata geçirdiniz. Bu siteyi ziyaret edenler neler bulacak, site nasıl gelişecek?

Gökçe Baltacı: İzleme araştırması sonucunda iki farklı site yaptık. http://covid19cocukhaklariizleme.org/ yetişkinler için izleme çalışmasının tüm sürecini ve yayınlarını içeren bir site. Rapor ve infografiklerin yanı sıra katıldığımız webinarlar, söyleşiler ve ropörtajları da burada arşivliyoruz. Öte yandan bizi çok heyecanlandıran bir de çocuk sitemiz var: http://koronadacocukhaklari.org/ Bu sitede tüm araştırma süresi boyunca çocukların bizlere gönderdikleri nasıl hissettiklerini, neler yaptıklarını gösteren resimlere yer verdik.

Bu siteyi çocuklar için raporun ekseninde olması, sürekli çocuklardan geri bildirim alarak tasarlanması ve güncellenmeye açık olması nedenleriyle çok önemsiyoruz. Bu sürecin etkilerini her yerde ve herkese anlatmak çok önemli. İnternete ve internete erişim araçlarına daha rahat erişebilen çocukların bu sitede dolaşması fikri bizi çok mutlu ediyor. Yaşadıkları durumu ifade edebilecekleri bir alan açmak, görüşlerini, yaşadıkları deneyimi olduğu haliyle yansıtmak ve aktarmak için iyi bir araç oldu bizim için.

Özellikle proje raporuna dahil edilemeyen görüş ve materyallerin de siteye dahil edilmesiyle araştırmanın verilerine kullanıcıların doğrudan erişimi sağlamak bu yolla hem araştırmanın şeffaflığı güçlendirmek hem de savunuculuk faaliyetleri için kullanmak da bizim için faydalı oldu.

“Çocuklar haklarına erişim konusunda pek çok engelle karşılaştı”

Raporda öne çıkan noktalar nelerdir?

Gökçe Baltacı: Covid-19 sürecinde hastalıktan en az etkilenen grupta yer alan çocuklar, okulların uzaktan eğitime geçişi ve 20 yaş altı sokağa çıkma yasaklarıyla sürecin görünmezleri haline geldiler. Uzun süre evde kalan, süreci okuldan, sokaklardan, parklardan, arkadaş ve akranlarından uzakta geçiren çocuklar, haklarına erişim konusunda da pek çok engelle karşılaştı.

  • Çocukların uzaktan eğitimi düzenli olarak takip etme oranları oldukça düşük.
  • Okula devam eden 104 çocuktan 39’u Covid-19 sürecinde öğretmenleriyle hiç iletişim kurmadığını söyledi.
  • Bu süreçte arkadaşlarıyla hiç iletişim kuramayan çocuk sayısı ise 23 idi.
  • Görüşülen 85 bakımverenden 50’si hanede işini kaybeden en az bir kişi olduğunu söyledi.

“Covid-19 öncesi uçurum daha da derinleşti”

Covid-19 sürecinde İstanbul’daki çocuklar hangi noktalarda hak ihlaline maruz kaldı, haklarına erişemedi, erişemiyor? Bu durum ne gibi sonuçlar doğurdu?

Gökçe Baltacı: Aslında süreçte çocuklar çok boyutlu ve çok çeşitli ayrımcılıklara ve hak ihlallerine uğradılar. Biz öncelikle Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS);

  • madde 6 yaşama, hayatta kalma ve gelişme hakkı,
  • madde 17 zamanında, doğru ve anlaşılır bilgi ve medyaya erişim hakkı,
  • madde 24 sağlık bakımı hizmetlerine erişim hakkı,
  • madde 28-29-30 eğitime erişim hakkı,
  • madde 31 dinlenme, kendine ait zaman değerlendirme, oyun oynama haklarına erişimlerine ve erişimlerinin üzerindeki covid-19 etkilerine baktık.

Temel olarak gördüğümüz şey şu oldu; Covid-19 mevcut fırsat eşitsizliklerini artırdı, çocukların eğitime erişim anlamında Covid-19 öncesi de olan uçurumu daha da derinleştirdi.

“Çocuk EBA’yı takip etmiyor değil, evde televizyon bile yok”

Eğitim başlığı raporunuzun önemli bir bölümünü kapsıyor. Bu alandaki bulgular nelerdir?

Gökçe Baltacı: Bulgulardan bahsetmeden önce şu diyalogtan bahsetmek isterim, 9 yaşındaki bir çocuğa “Yetişkinler sana sorsaydı, sen nasıl olmasını önerirdin uzaktan eğitimin? diye sorduğumuzda “Söylemezler ki bize hiç nasıl olsun diye, dinlemezler bizi.” diye yanıt vermişti.

Aslında bu yanıt eğitim sistemine, sistem içerisindeki katılımcılığa ve çocuğun hayatının bu denli ortasında olan eğitim hayatına dair ne kadar söz hakkı olduğunu oldukça iyi gösteriyor. Sormazlar da, dinlemezler de…

İlk görüşmelerde çalışmaya katılarak görüşlerini paylaşan 123 çocuğun 33’ü hiçbir zaman uzaktan eğitime erişemediğini belirtmişti. Yani takip etmiyor falan değil, evde televizyon bile yok EBA’ya bağlanabileceği. İkinci görüşmelerde ise uzaktan eğitimi takibi bıraktığını söyleyen çocukların sayısı epey artmıştı. Görece rahat erişebilenlerin sayısı bile azalmışken, Tarlabaşı’nda yaşayan Suriyeli Domlar gibi, Covid-19 sürecinden önce de dil bariyeri, çocuk işçiliği, ayrımcılık gibi çeşitli nedenlerle okullaşmada ya da okula devam etmede sıkıntı yaşayan çocukların uzaktan eğitime erişmekte daha da zorlandığı söylemek gerekiyor.

Bizler de bu süreçte de sonrasında da eğitimin tüm çocuklar için ücretsiz olması, eşit erişilebilir ve kapsayıcı olması için; uzaktan eğitim sürecinde ise öncelikle ortaya çıkan eşitsizliklerin görünür kılınması ve giderilmesi için harekete geçilmesi için uğraşmaya devam ediyoruz.