ICHILD’den yerel seçim raporu: Çocukların ihtiyaçları ancak çocuklarla belirlenebilir

Cihat Öztürk Mart 2024 Türkçe
Facebook Twitter

Uluslararası Çocuk Hakları Elçileri Derneği (ICHILD), yerel seçimler öncesi partilerin seçim beyannamelerindeki çocuk odaklı politikaları, taahhütleri ve çocuğa bakış açısını ortaya koyan raporunu yayınladı.

ICHILD raporla, çocukların hakları ve refahının korunmasıyla ilgili politika geliştirme sürecine katkı sağlamayı amaçlıyor.

Çalışma, aday, parti ve politikalarının çocuk odaklı perspektiflerini anlamak için yapılan incelemelerin sonuçlarını sunuyor.

ICHILD, bu çalışmaya değerlendirme ve sonuç metni yazmak yerine, çocuk hakları odaklı yaklaşımda önemsedikleri “Çocukluk Algısı, Anlamlı Çocuk Katılımı ve Çocuk Hakları” ana başlıklarını yeniden gözden geçirerek inceledi.

Çocukların; yaşamın her anında ve alanında birer hak öznesi ve eşit yurttaşlar olduğu hatırlatmasıyla bu çalışmayı gerçekleştiren ICHILD, dikkat çeken sonuçlara ulaştı.

Raporda öne çıkanlar 

2024 yerel seçim süreci kapsamında seçim beyannamelerinin incelendiği raporda, 13 siyasi partinin çocuk odaklı politika ve taahhütlerinin derlendiği belirtildi:

“Bu çalışma sonucunda, siyasi partilerin ‘çocuk’ odaklı politika ve taahhütleri ‘Anlamlı Çocuk Katılımı’, ‘Çocukluk Algısı’ ve ‘Çocuk Hakları’ ana başlıklarında ve ‘Çocuk Meclisleri’, ‘Eşitler İlişkisi’, ‘Çocuğun Özne Olma Hali’ ve ‘Çocuğun Yüksek Yararı’ alt başlıklarında değerlendirildi. Değerlendirme seçim beyannamesi olan ve beyannamesinde ‘çocuk’ ifadesi bulunan siyasi partiler üzerinden gerçekleştirildi.

“Bu çalışma gösteriyor ki; çocuklar, siyasi partiler tarafından çoğunlukla eşit yurttaşlar olarak görülmüyorlar. Daha çok gelecekle ve kendi ailelerinin bir uzantısı olması yönünde ele alınmışlar. Çocuklar için özel bir strateji benimseyen siyasi parti sayısı oldukça az. Genel olarak ‘çocuk’ ve ‘çocukluk’ kadın, aile ve toplum başlıklarında ele alınıyor.

“Bu algı ve yaklaşım, siyasi partilerin çocuklarla ve çocuklukla nasıl iletişim kurduğunu besleyen oldukça önemli bir göstergedir. Çocuklar ailelerinin uzantıları ve/veya geçim kaynakları olarak görülmek yerine, toplumsal özne olarak görüldüklerinde, çocukların hem kendilerini gerçekleştirme hem de haklarını en iyi şekilde kullanabilme potansiyelleri de gelişecektir.”

“Çocuğun gelişen kapasitesi”

Çocukların; korunmasız, aciz, yardıma muhtaç, hiçbir şey bilmeyen, doğruyu – yanlışı ayırt edemeyen bireyler olmadığına vurgu yapılan raporda, şöyle denildi:

“Çocukların gelişen kapasiteleri göz önünde bulundurularak, gelişim sürecine doğru orantıda, yetişkinlerin çocukları desteklemesi elbette gerekir. Ancak bu kısımda altını çizmemiz gereken en önemli kavram ‘çocuğun gelişen kapasitesi’ ifadesidir. Çocukluk, yasal olarak 0 – 18 yaş aralığını temsil etmektedir. 3 yaşındaki çocukla 17 yaşındaki çocuğun ihtiyaçları, beklentileri ve destek talebi aynı olmayacağı için çocuklara özgü politikaları tasarlarken ‘gelişen kapasite’ de göz önünde bulundurulmalıdır.

“Çocukların tek taleplerinin oyun parklarının sayısının çoğaltılması veya oyun parkları yapılırken kendilerinin fikirlerinin alınması olarak algılanması, çocukları sadece oyun – eğlence ile ilişkilendirilmesinin ve tekrar tekrar söylediğimiz gibi ‘hak öznesi’ olarak görülmemelerinin göstergesidir. Çocuklar, hayatın her alanında vardır. Bu nedenle siyasi partilerin politika ve taahhütlerinde ‘oyun parklarının’ ötesine geçmeleri gerekmektedir. Bu gereklilik, özellikle adölesan yaş grubu için kritik bir öneme sahiptir. Adölesan yaş grubunu ‘gençlik’ başlığı içerisinde değerlendirirken, çoğu siyasi parti bu yaş grubunun yasal olarak sahip olduğu ‘çocuk haklarını’ es geçmektedir.

“Çocukların ihtiyaçları ancak çocuklarla birlikte belirlenebilir. Çocuklar, Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi kapsamında vazgeçilmez haklara sahiptirler. Bu hakları bilmeleri, kullanabilmeleri ve talep edebilmeleri için ‘çocuk odaklı’ yaklaşımı hayatın her alanında benimseyebilmemiz lazım. ‘Çocuk odaklı’ yaklaşım, yapacağımız işleri veya anlattığımız kavramları daha eğlenceli, daha renkli bir hale getirmek anlamına gelmez. Çocuklarla birlikte tasarladığımız ve çocuklar için anlaşılabilir süreçler yürüttüğümüz ve tüm bu kapsamda çocuğun üstün yararını gözettiğimiz zaman çocuk odaklı bir yaklaşımı benimseyebiliriz.”

Rapor şu başlıklar altından incelendi: