Sosyal medya, çoğunlukla bireyler tarafından üretilen çeşitli bilgi, belge, fotoğraf ve görüntü paylaşımlarından oluşan yeni bir sosyal paylaşım ortamıdır. Bu sosyal paylaşım ağlarında, özellikle ebeveynlerin çocuklarına ait bilgi ve görüntüleri paylaşmaları çocuk mahremiyetinin ihlali ve benzer riskler açısından yeni bir tartışma boyutu oluşturmaktadır. Bu makalede konuyla ilgili farklı bakış açıları analiz edilmiş; uzmanların, ebeveynlerin ve toplumun tutum ve yaklaşımları ortaya konmuştur.
Bu çalışmanın amacı, mahremiyet ve istismar kavramları çerçevesinde sosyal medya paylaşımlarını değerlendirerek, ebeveynlerin sosyal medyayı bilinçli kullanmaları konusunda öneriler sunmaktır. Buradan yola çıkarak, çalışmada üç farklı araştırma yöntemi uygulanmıştır. Araştırmaların ilkinde, sosyal medyada aktif paylaşımlar yapan 50 blogger ve 50 ünlü olmak üzere toplam 100 ebeveyn örneklem olarak seçilmiş ve paylaşımlarda çocuk fotoğraflarına hangi oranlarda yer verildiği belirlenmiştir.
İkinci araştırmada, özellikle ülkemiz açısından olayın boyutlarını irdelemek amacıyla, mahkemeye ve basına intikal etmiş olan bir olay (Blogger anne Nihan Kayalıoğlu’na eşinin istismar suçlaması) durum çalışması yöntemiyle ele alınmış, olaya yönelik basın ve toplumun bakış açıları değerlendirilmiştir. Üçüncü araştırmada ise, bireylerin sosyal medya paylaşımlarıyla ilgili tutumlarını belirlemek amacıyla Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden katılım gösteren 850 kişi ile anket çalışması yapılmıştır. Elde edilen veriler, sosyal medyada çocuk fotoğrafları paylaşmanın riskleri doğrultusunda incelenmiştir.
Yapılan araştırmaların sonucunda, sosyal medyada geniş kitlelere ulaşan ebeveynlerin, paylaşımlarında büyük oranda çocuklarının fotoğraflarına yer verdikleri ve çocuklarının fotoğraflarını aktif paylaşan ebeveynlerin reklam içeriklerini de kullandıkları tespit edilmiştir. Bu çalışma ile sosyal medyada çocuk fotoğraflarını ve çocuklara ait özel bilgileri paylaşmanın mahremiyet ihlali ve çocuk istismarı açısından oluşturabileceği riskler belirlenerek, dünyada ve Türkiye’de bu konuyla ilgili mevcut durum ile olası sonuçlar ortaya konmuştur.