Türkiye’de 1 milyon civarında çocuk işçi var. Çocuk işçi gerçeğini görmek için sokağa bakmak yeterli. Çoğu eğitimini yarıda bırakıyor, haftada 50 saati aşan mesai yapıyor.
Üzerinde, tuttuğu futbol takımının forması, elinde top yerine süpürge. Çalıştığı tekstil atölyesinde yerleri süpürüyor. Oysa, ait olduğu yer burası değil. Sekizinci sınıftan sonra okulu bırakıp çalışmaya başlamış. O, 10 kişilik ailesini geçindiren dört kişiden biri. Henüz 16 yaşında ama omuzlarındaki yük ağır. İ.A., Türkiye’deki 1 milyon çocuk işçiden biri.
12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün verilerine göre, dünyada 168 milyon çocuk işçi var. Türkiye’de de çocuk işçiliği kronik sorunlardan biri. 90’lı yıllara göre çocuk işçi sayısı azaldı. Ancak buna rağmen sorun hâlâ yakıcı bir şekilde varlığını sürdürüyor.
Çocuk işçiliğinin boyutunu ortaya koyacak veriler sınırlı. En yeni veri 2015 yılına ait, ama tablonun bütününü görmek için yeterli değil. TÜİK’in Sayılarla Çocuk Raporu’na göre, 15-17 yaş arasındaki çalışan çocuk sayısı üç yılda 601 binden 716 bine çıktı. Ancak, önceki yılların araştırmalarında olmasına rağmen, bu son araştırmada 6-14 yaş aralığındaki çalışan çocuk sayısı yok. Aslında kanunen de 15 yaş altındaki çocukların çalıştırılması yasak.
TÜİK’in 2012’deki ‘Çocuk İş Gücü Anketi’ne baktığımızda ise bu yaş grubunda çalışan çocuk sayısının 15-17 aralığındaki çocukların yarısı kadar olduğu görüyoruz. Yani Türkiye’deki çocuk işçi sayısının 1 milyon civarında olduğunu söylemek mümkün. Üstelik bu rakamın içinde çalışan Suriyeli çocuklar yok.
Türkiye’de çocuk işçilerin büyük çoğunluğu, tarımda. TÜİK’in 2012 Çocuk İşgücü Anketi’ne göre çocukların yüzde 44,7’si tarımda, yüzde 31’i hizmet sektöründe, yüzde 24,3’ü sanayide çalışıyor. Çocuk işçilerin yüzde 52,6’sı ücretli veya yevmiyeli, yüzde 46,2’si ücretsiz aile işçisi. Çocukların yarısından fazlasının çalışma nedeni yoksulluk. Öncelikleri aile geçimine katkıda bulunmak.
Eğitim hayatları sona eriyor
Bu tabloda eğitim ise çok geri plânda. TÜİK verilerine göre, çalışan çocukların yüzde 50,2’si okula devam etmiyor, yüzde 49,8’i ise hem çalışıyor hem okuyor.
Rakamların anlattıklarını, hatta daha fazlasını görmek içinse sokağa bakmak yeterli. Ailesini geçindirmek için çalışan çocuklardan biri de 16 yaşındaki İ.A. 5 aydır tekstilde çalışıyor. “İstanbulda geçim zor olduğu için aileme katkı yapmak için çalışıyorum” diyor. 10 kişilik ailesini babası, kendisi gibi tekstil işçisi olan ablası ve kardeşi ile birlikte geçindiriyor. Ayda 700 TL kazanıyor.
“600 TL’sini anneme veriyorum. 100 TL’sini kendime ayırıyorum. Kendime ayakkabı, elbise alıyorum.”
“Ağır taşıyorum, zor”
Çocuk işçilerin çalışma koşulları da ağır. Mesai saatleri uzun. DİSK’in Türkiye’de Çocuk İşçiliği Raporuna’na göre, çocukların haftalık çalışma süresi 40 saati buluyor. Okula devam etmeden çalışan çocuklarda bu süre haftada 54 saate çıkıyor. İ.A.da, haftanın 6 günü, günde 11 saat çalışıyor. Tekstil atölyesinde yerleri süpürmekten ütü yapmaya kadar her işi yapıyor.
“Sabah sekiz buçukta geliyorum, ortalığı süpüyorum sonra ütü yapıyorum. Makinelerin önünü topluyorum. Ütüden işleri alıp makinecilere veriyorum. İplik sarıyorum, ip düzeltiyorum. Makineleri temizliyorum. İş kaldırıyoruz, iş indiriyoruz. Zor, ağır taşıyorum. Makineciler bağırıyor hızlı ol diye.”
İzin günlerini iple çekiyor, çünkü çocuk olabildiği zamanlar izin günü ile sınırlı. “Günün bitmesini istiyoruz. Tatil olmasını istiyoruz, gezmek, oyun oynamak için. Arkadaşlarımla oyun oynuyorum, maç yapıyorum” diyor. Hayâlinin futbolcu olmak olduğunu söyleyen İ.A, “Tekstilde çalışarak hayatımı devam ettireceğim” diyor, başka şansının olmadığını anlatır bir ifadeyle.
“Çalışmayı seçtik bir kere”
15 yaşındaki A.Ç’de iki buçuk aydır tekstil işçisi. İki kardeşi okuyor. Babası ile o çalışıyor. Haftanın 6 günü, günde 10 saat çalışıyor o da. Ayda 800 TL kazanıyor. “Okumak daha kolay ama bir kere seçtik çalışmayı. Sabah 08.00’de gelip akşam 18.30’da çıkıyorum. İşte ortacıyım ben, elbiseleri kesip makinacılara iş dağıtıyorum. Susuyorlar, su falan getiriyorum” diyor.
Liseyi bırakıp 15 yaşında çalışmaya başlayan E.E ise bugün 17 yaşında. İki yıldır yedek parçacı da çalışıyor. Kendi deyimiyle ‘şanslı’. Sigortası var, asgari ücret üzerinden maaşı alıyor. Haftada 60 saat çalışıyor. Hayali, açıktan liseyi bitirip uzman çavuş olarak askerde kalmak.
“Sebebi düşünmeden etkili çözüm olmaz”
Peki çocuk işçiliği neden önlenemiyor? Çocuk hakları avukatı Seda Akço’ya göre, sadece yaşı yükseltici düzenlemelerle çocuk işçiliğini engellemek mümkün değil, sorun sosyal ve ekonomik politikalardaki adaletsizliğin yarattığı bir sonuç. Hayata Destek Derneği’nin “Türkiye’de Çocuk İşçiliği Sorunu: Suriye’den Gelen Mülteciler Sonrası Mevcut Durum” başlıklı kitabında Akço, çocuk işçiliğiyle mücadeledeki sorunu şöyle anlatıyor:
“Çocuklar neden çalışmak zorunda kalıyor? Bu soruyu sormadan, sebebi düşünmeden ve sebebe dair etkili bir çözüm ortaya koymadan yaşı yükseltmeye kalkmak çocukları daha çok riske atıyor. 18 yaşın altındakilerin işe alım koşullarına baktığımızda da, yine uluslararası standartların getirdiği koruyucu düzenlemelerin var olduğunu görüyoruz. Çalışma alanına katılacak kişinin bu alana uygundur gibi bir doktor muayenesinden geçmiş olma şartı bulunuyor. Burada bilmemiz gereken bir başka gerçek var: Çalışma Bakanlığı’nın yaptığı araştırmaya göre yüzde 37 oranında kayıt dışı çalışan var Türkiye’de. Kayıt dışının bu kadar yüksek olduğu yerde doktor muayenesi var mı, yok mu kontrol edilebilir mi?
Bir başka kural çalışma süresine ilişkindir: Buna göre çalışma süresi en fazla 8 saat olmalı, gece çalıştırma yapılmamalıdır. Kayıt dışı ekonominin bu şekilde olduğu bir yerde bu kurallara uyulup uyulmadığının tespiti nasıl sağlanacak? Dolayısıyla bu koşulların yasada yer alıp almamasından daha önemlisi, bu koşulları sağlayacak ne tür politikaların olduğudur.”