Domingo: Yayın çizgimizin temeli merak

Ayşegül Özbek
Facebook Twitter

“Yayın çizgimizin temeli için ‘merak’ demek yanlış olmaz” diyor Domingo Yayınevi’nden Nilay Gökçe Arayıcı. Çocuklukta hepimizin her şeyi sınırsız, sonsuz merak ettiğimizi söylüyor.

“Sonradan öğrendiğimiz gibi başlıklara ayırmadan, kategorize etmeden merakın en saf hali bu. Hem uzayın derinliğini, hem uçağın ardındaki çizginin sebebini hem de en fazla kaç dondurmayı üst üste yiyebileceğimizi aynı anda merak ediyoruz aslında. İşte biz de meraklı olma yetisini kaybetmemiş her yaştan insanın sorularına yanıtlar arayan kitaplar için çalışıyoruz her gün.”

Bir türün önderi: Atlas

Domingo olarak yayınladıkları kitaplar arasından seçim yapmak çok kolay olmasa da kendisinin “Atlas” hayranı olduğunu dile getiriyor.

“Tasarımı ile coğrafya ve kültürlere dair çok şey öğrendiğim, her açtığımda beni büyüleyen bir kitap. Bence bu kitap çocuk yayıncılığında bir türün de önderliğini yaptı.

“Bambaşka kategorilerden olacak ama diğeri de “Komik Hayvan İsimleri Bakanlığı.” Bu resimli öykü, kurgu ve gerçeği ustaca harmanlamasının yanı sıra eğlenceli dili ile de kalbimden vuranlardan. Bir de büyük bir zevkle okuduğum Katherine Rundell ve Andri Snaer Magnason var. İyi ki de varlar.”

Yayıncılıkta pandemi parantezi

Her sektörde olduğu gibi paritedeki dalgalanmaların yayınevlerine de zor zamanlar yaşattığını analtıyor Arayıcı. Satınalma maliyetlerinin yanı sıra üretim maliyetlerinin de büyük bir hızla yükseldiğini aktarırken yayıncılık sektöründeki gelişmeleri şöyle değerlendiriyor:

“Ama pandemiye büyük bir parantez açmak gerek. Bu dönem çok seyi değiştirdi. Öncelikle kitaba kitabevi aracılığıyla ulaşmamızın mümkün olmadığı bir süreç yaşadık. Kitabevleri birdenbire hayatımızdan çıktı ve internet en önemli satış kanalı oluverdi. Bu okur seçimlerinde de önemli değişiklikler yarattı.

İngiltere ve İtalya örneği

“Uzaktan eğitim sürdüğü için aileler çocuklarıyla daha fazla zaman geçirdiğinden birlikte okuyup üstüne etkinlik, paylaşım yapılabilecek kitaplara yöneldiler. Etkinlik kitapları ve bilim temalı kitaplara talep arttı. Romanda ise durum bambaşka bir yöne ilerledi. Kitapçıların olmadığı bir ortamda okur ya aşina olduğu yazarların yeni kitaplarına ya da önceden bildiği serilere yöneldi. Bu tüketim tavrı pek çok ülkede böyle seyretse de her ülkenin tepkisi ve çözüm yöntemi farklı oldu.

“Bazı ülkeler keşke bizde de olsa dediğim bir organizasyonla okurlarının satınalma şeklini yönlendirdi. İngiltere ve İtalya gibi ülkelerde bağımsız kitabevlerini desteklemek amacıyla hızla tüm ülkenin yerel kitapçılarının yer aldığı bir platform kuruldu. Sistem çok pratik: okur bir kitabı online olarak seçiyor ve seçtiği kitapçı bu kitabı ona kendi kitabevinin raflarından ulaştırıyor. Böylece okur kendi lokal kitapçısından alışverişini sürdürürek ona destek sağlıyor. O meşhur kitapçı önerilerinden mahrum kalmamak da cabası. Lokal kitapçılar böylelikle bu zor dönemde kayıplar yaşasalar da ticari olarak ayakta kalabiliyorlar.”

Yeni kitaplar, müjdeler…

Son dönemki heyecanımız Dara O’Briain‘ın “Sen ve Evren” kitabı. Okuduktan sonra lütfen hep aklımda tutayım diyeceğiniz uzay ve ötesine dair bilgiler hiç bu kadar komik anlatılmamıştı. Ayrıca çokça sorulan Jessica Townsend‘in “Nevermoor” serisinin 3. kitabı “Ruhkoparan” ve M.G. Leonard‘ın “Böcek Çocuk” serisinin son kitabı “Böceklerin Savaşı” bu yaz yayımlayacaklarımızdan.

Sonbahar dönemi için ise Ross Mackenzie‘nin Blue Peter ödüllü romanı “Sihirci Çırağı”nın ikinci kitabı ile Costa ve Greenaway Medal Ödüllü yazar Chris Ridell‘in yepyeni serisi “The Cloud Horse Chronicles”ın müjdesini verebilirim.

 

“Okuduğum kitaplara yeni kapaklar çizerdim”

Çocukken Enid Blyton “Gizli Yediler” ve “Afacan Beşler” sayesinde mahallede yürüyenleri takip etmişliğim vardır. Ve Astrid Lindgren‘den “Pippi Uzunçorap.” Hayalimde hep onunla maceralara atılmak vardı.

Ansiklopedilere ve atlaslara bayılırdım. Çevremizdekilerden gelenler dışında ailem kendi imkanlarınca kitap alırdı bize. Orta okuldan itibaren okul kütüphanesinden de çok faydalandım. Ben bir de onlara yeni kapaklar çizerdim. Geri verirken de kitabın içine yerleştirirdim. Benden sonra okuyanlar bir de bu kapağı görsün isterdim.