Çocuklar birçok toplumda olduğu gibi medyada da görmezden geliniyor. Buna ilaveten toplumlarda çocuklarla ilgili birçok sorun olmasına rağmen, medya bu sorunlara proaktif bir biçimde yaklaş(a)mıyor.
Konu çocuk olunca, medyanın toplum içinde birçok grubu dışladığı gibi çocukları da dışladığı tespiti ile başlamak gerekiyor. Ne yazık ki ülkemizde ve daha birçok ülkede çocuklarımız sadece özel günlerde haberlere “özne” olabiliyor. Veya olumsuz olaylarda (taciz, tecavüz, şiddet vb.) medya tarafından gereksiz ve abartılı bir biçimde ele alınıyor. Bunun dışında çocukların hakları medya tarafından pek önemsenmiyor.
Çocuk Odaklı Habercilik
Bu konuda Türkiye’de faaliyet gösteren Bağımsız İletişim Ağı’nın hak haberciliği konusunda yayımladığı kitaplar bizlere yol gösterici olabilir. “Çocuk Odaklı Habercilik” kitabında Sevda Alankuş (2007) hak haberciliğinden ne anlaşıldığını şu ifadelerle özetliyor: “gazetecinin/habercinin yola çıkarken uğramak zorunda olduğu ilk durak üç anlamıyla da hak haberciliği olmalı. Yani; hak ihlallerini görmezden gelmeyen, ‘ötekileri’ haber yapmak için mutlaka bir hak ihlalinin konusu/faili olmalarını beklemeyen, herhangi bir haberi yaparken hak ihlaline yol açmayan bir habercilik.
Hak İhlalleri Yaşanıyor
Alankuş’un (2007) bahsetmiş olduğu söz konusu üç durak çocuk odaklı habercilik açısından gazetecilere önemli mesajlar vermektedir. Doğu kültüründe sıkça karşılaştığımız bir sorunu, medya da görmeye alışmış durumdayız. Çocuklar birçok toplumda olduğu gibi medyada da görmezden geliniyor. Buna ilaveten toplumlarda çocuklarla ilgili birçok sorun olmasına rağmen, medya bu sorunlara proaktif bir biçimde yaklaş(a)mıyor. Böylece çocuklar da diğer ötekileştirilen gruplar gibi medyadaki temsilleri sorunlu oluyor. Medya, haklarını savunmasını beklediğimiz çocuklar için ne yazık ki daha fazla hak ihlali yapan bir iletişim aracı olarak karşımıza çıkıyor.
Ajitasyon Odaklı Habercilik
Bir mülteci çocuğun habere konu olması veya savaştan ve zulümden kaçan bir çocuğun haberlerdeki temsiline baktığınızda; ortada ajitasyon söylemlerinden başka bir yapı göremiyoruz. Oysa medyanın durumlar o hale gelmeden önce harekete geçmesi ve kamuoyunu bilgilendirmesi bekleniyor. Sonrasında yapılan yayınların faydası yok anlamı çıkarılmasın. Elbette vardır ve yapılması gerekiyor. Ancak haber dilindeki söz konusu ajitasyon odaklı kelimeler bizleri yeni hak ihlalleriyle karşı karşıya bırakıyor.
Öğretici bir süreç
Çocukların medya içeriklerinden etkilenmesi ise ayrı bir çalışma alanı olarak karşımıza çıkıyor. Zira çocuklar medyadan gelen mesajları yorumlamakta yetişkinler kadar bilgi donanımına sahip değiller. O bakımdan çocukları medyanın açık etkisine bırakmamamız gerekiyor. İzledikleri programları, oynadıkları dijital oyunları ve interneti kullanma şekilleri aileler tarafından takip edilmeli ve gerekli destek verilmeli. Buradaki destek, çocukların söz konusu platformları kullanırken karşılaşacakları sorunlara karşı bir “danışmanlık” rolüdür. Yani yasakçı bir zihniyetten çok, öğretici bir süreçten bahsediliyor.