Bir hafta önce Antalya Manavgat’ta başlayan ve özellikle Türkiye’nin güney bölgesinde etkili olan orman yangınları gibi büyük ve yıkıcı doğa olayları sonrası çocuklar ve ergenlerde bazı ruhsal sorunlar ortaya çıkarabilir.
Bu öngörüyle Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğinde yangından etkilenen çocuk ve ergenlere yönelik Travma Polikliniği açıldı.
Başvurmak isteyen aileler 0242 249 67 90 No’lu telefonu arayabilir.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, “Bu dönemde yangın sonrası çocuklarda ruhsal değişiklikler ortaya çıktığında çocuklara yönelik öncelikli olarak psikoeğitim gerekli durumlarda, Bilişsel Davranışçı Terapi yaklaşımları ve/veya farmakoterapi ile çocuğun ruhsal belirtilerinde düzelme sağlanmasını amaçlıyoruz” diyor.
Yangın, sel, deprem gibi insan eliyle olsun ya da olmasın büyük ve yıkıcı doğa olaylarından sonra çocuk ve ergenlerde bazı ruhsal sorunların ortaya çıkabileceğini belirten Nasırlıoğlu, yangından direkt etkilenen çocuk, ergenleri bundan sonra nasıl bir sürecin beklediğini şöyle özetliyor:
“Bebekler de etkileniyor”
“Öncelikli olarak tüm ülkeye geçmiş olsun. Bazen büyük felaketler sonrasında bir milletin büyük kısmı ortak bir acıda yas tutabilir, sanırım bu dönemleri yaşıyoruz. Elbette yangın sel deprem gibi insan eliyle olsun ya da olmasın büyük ve yıkıcı doğa olaylarından sonra çocuk ve ergenlerde bazı ruhsal sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bazen bebeklerin olayların farkında olmadığı düşünülür ancak yapılan nörobiyolojik çalışmalar aslında bebek ruh sağlığının anne karnında geliştiğini gösteriyor. Bebekler de dahil olmak üzere çocuk ergen yaş grubu çevrelerindeki değişim ve şok edici olaylara yetişkinlerden farklı tepkiler verebiliyorlar.
“Örneğin bebeklik yaş döneminde kolay şaşırma, kaygılı görünme, ana-babaya yapışma, onlardan ayrılmama, uyku sorunları görülebilir. 4- 6 yaş grubunda ise yeni koşullara uyum güçlüğü, kâbuslar ve gece korkuları, kayıp durumlarında güvensizlik ve suçluluk, yangınla ilgili abartılı öyküler, sürekli afetle ilgili sorular sorma veya hiç konuşmak istememe, öfke nöbetleri daha önceki bir gelişim evresine geri dönme, tuvalet eğitiminde geriye gidiş ve kekemelik gibi konuşma bozuklukları görülebilir.
“Okul çağı döneminde ise okula gitmek istememe, aileden ayrılık kaygıları, tikler, kekemelik, dikkat sorunları, madde kullanımı, suçluluk duyguları, ekran bağımlılığında artış, öfke sorunları, kendine ve çevresine zarar verme davranışları ortaya çıkabilir.”
Ailenin sosyal desteği önemli
Aynı zamanda Çocuk ve Ergen Psikiyatri Derneği Travma Komisyonu Başkanı Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, ailelere önerilerini ise şöyle sıralıyor:
“Öncelikli olarak çocukları dinlemek ve konuşmalarını desteklemek gerekiyor. Yaygın olarak bilinenin aksine afet sonrası olayı unutturmak yerine çocuğun düşünce ve duygularını anlamaya çalışmalıyız. Yangın anında çocuk ne düşündü, ne hissetti, ne olacağını düşündü, olay esnasında neler yaptı bundan sonra neler olacağı gibi bazı temel soruları anlamaya çalışmalıyız. Afet sonrası ailenin sosyal desteği travmatik belirtilerin de derecesini belirleyen önemli hususlardan biri olacaktır.”